Ana SayfaDENEMEAşk, Blues ve Alkol Üzerine

Aşk, Blues ve Alkol Üzerine

Kafan güzelken her şey iyidir. Bu yüzden sürekli alkolle dolaşılmalıdır. Her beden alkole muhtaçtır. Özellikle sıkıntılı anlarınızda acılı zamanlarınızda alkol en iyi arkadaştır. Bir de Blues olursa tadından yenmez. İşte size acıyla baş etme yöntemlerinden sadece biri… Blues müziği ile kendi acını unuttuğunda, alkolle tüm pisliği dışarı atma zevki, bu hayatta yaşayabileceğin en sağlam kurtuluş yöntemidir. Evet, müzik ile alkolün en iyi birleşimidir acı ve hayat buna rağmen yaşamaktır. Hayat bomboş akan bir melodi gibidir.

Peki, neden alkol? Güzel bir soru ama boş bir soru. Her acının bir diğer adı “aşk”tır, aşk bir gerçek değildir ve alkol gerçeklerle yüzleşmeni daha da kolaylaştırır. O sizi yargılamaz, sadece ruhunuzu uyuştururak acının içinize girmesine izin verir. Bu sayede acıyı yaşatarak tanıdığınız tanımadığınız herkesi öldürme isteği uyandırır. Alkol ve acı birleşmesi kesinlikle ölüme gebedir. Aslında hayatta bunu emreder. Hayat=acıdır önermesinden hareketle alkolü bir kurtuluş olarak görme isteği buradan gelir. Ölüm her yerdedir. Acı her yerdedir. Bu yüzden ruhunu uyuşturman ve acıya göğüs germen gerekir. Bunu iradenle değil çoğu zaman yardımcı elemanlarla sağlarsın. İşte bu elemanlardan biri de alkoldür.

Bu satırları yazarken ikinci birayı içmeme rağmen o kadar mutluyum ki, sanki hayat ve acı bana hiç uğramamış! Sanki hiç yaşamamışım, sanki hiç acı çekmemişim. Ne güzel değil mi? Alkolün size sağladığı konfor bununla da kalmaz. O para karşılığı alınabilecek en iyi dosttur! Hayatta karşılaşabileceğiniz en sağlam yoldaştır. Yalnızlığınızda, terkedildiğinizde, ağladığınızda, yarı yolda bırakıldığınızda kısacası kazık yediğinizde alkol hep yanınızdadır.

O, en iyi sırdaştır. Gözyaşlarınızın tek şahididir.

Uyuşukluk sağlıklı olmanın habercisidir. Bu yüzden candır. Ruhunuzu saran boşvermişlik hayatı siz cennet gibi göstererek olayların daha da üstüne gitmenizi sağlar. Sarhoşluk hali her zaman ilhama gebedir. Yazar olmanın ilk yolu sarhoş olmayı öğrenmektir. Yazar olmak ve âşık olmak aynı yolda ilerlerken alkol sizin kaleminiz gibidir. Ruhunuzu saran ilham perisi siz içtikçe daha da ateşlenir ve size yaratıcılığın sınırsız kapılarını açar. Buradan alkolün yaratıcılığı da körüklediği gerçeğine ulaşabilir miyiz? Kesinlikle evet!

Gelelim Blues olayına… Blues, siyahi acılardan beslenir. Pamuk tarlalarından yükselen acıların müziğidir. Bu yüzden alkolle en iyi giden müzik türüdür. Blues, aşk acısının dindirilmediği sürekli körüklendiği tek müzik türüdür. İşte bu yüzden Blues ve alkol birlikteliğinden mutluluk doğar. O aslında gizli bir mutluluk kaynağıdır. Müziğin alkolle buluşmasının en estetik kendinden geçişi budur. Alkol ve Blues aslında mutluluğun kaynağıdır. İnsanın canına okuyan aşk acısının bir nevi hafifletilmesini emreder. O bir büyücüdür. Büyü alkolde değil insan ruhundadır.

Hırçınlaşan gitar rifleri insan ruhunun dostudur. Çünkü insan ruhu da çılgın bir deniz gibidir. Her acı her sızı ruhunuzu çalkalandırır. Blues, bu aşamada ruhunuza gerçek yolu gösterir. Her iniş ve çıkış ruhunuza iyi gelmeye başalar. Her vokal sesi gümüşten bir mızrak gibidir. Her çığlık kendi içinde bir uyanışı simgeler. İşte size müziğin çılgınlığı ve aşkın harika birlikteliği… Bu birliktelikten ne mi doğar, tabi ki güzellik. Tabi iki sarhoşluk… Her güzellik geceye karşı bir savaştır. Her sarhoşluk aşkın içine yapılan bir kahkahadır. Güzelliğin mücadelesi ise bu savaşımda sadece seyircidir. Güzellik, sarhoşluğun aşk acısı içinde bulduğu anlamla alakalıdır. Bu anlam hayattır. Bu anlam seyirlik bir teslimiyettir.

Blues, acıların dillendiği acının dile geldiği harika bir müziktir. O eksiksiz bir felsefe yapma aracıdır. Felsefe, acının bir nebze olsun hafifletilmesini simgelediğine göre felsefe burada aşka ve acıya eşlik eder ve sizi diğer âleme taşır. Aşkın ve tanrının konukseverliğine… Buradan hayatın diğer bir tanımına alkol sayesinde ulaşmış bulunuyoruz. Hayat sadece izlemeyi değil konuk olmayı da gerektirir. Acı burada bir mekândır, aşk ise sadece bir araç… İnsan ise biricik araçtır. İnsan bu söylediklerimize eşlik eden sadece bir enstrümandır. Tıpkı bir gitar ya da mandolin gibi… İnsan acı yolculuğunda sadece geçiş güzergâhıdır. O, bir geçiş iklimidir. Uzayan yolları hesap ettiğinizde bir yolculuk melodisidir.

Alkol sonunda açlığı getirir. Neden mi? Çünkü sarhoşluk vücuttan bir şeyleri dışarı attığında geriye sadece boşluk kalır. Bu da acının eşliğinde doldurulur. İnsan bu durumda ne yapabilir ki sadece içmeye devam eder. Bu da daha büyük bir dünyayı ve kendini hissetmeyi gerektirir.

Alkolle en iyi giden müzik türü Blues’dur. Neden mi? Blues’un kendi içinde barındırdığı duyguların ritmle sevişmesidir. Bu dünyada en haz dolu ve estetik sevişmedir bu. Bu sevişmeden anlık bir mutluluk çıksa da Blues bu dünyanın en insancıl buluşudur. O alkolsüz bir hiçtir. Tıpkı insan varoluşu gibi. İnsan varoluşu sarhoşluğun içinde akarken kendisine bir yoldaş arar bu da Blues’dur. Blues, insan varoluşunun eşlik ettiği bir sevgili gibidir. Bir barda ya da kafede bulabileceğiniz bir sevgili gibidir. Blues, acının yolculuğunda size eşlik ederken sadece tek bir şeyi düşünür: SİZİ ve ACINIZI! Acınızla yalnız kaldığınızda tek bir engel çıkar o da diğer gereksiz insanların sıradan gürültüsü. Bu handikap size tek bir şeyi hatırlatır: Diğerleri, yani insan-lar gereksizdir. Çünkü onlar üstünkörü bir sıradanlıktır. Diğerleri yalandır. Kendi dünyanıza dönmeniz an meselesidir.

Sonrasında alkolün verdiği ağırlık anıları getirir. Anılar müzik ve sarhoşlukla birlikte bir hüznü bir hezeyanı sunar. Her ağırlık aslında bir kendinden geçiştir. Kendinden geçiş ise son aşamadır. Bu hengâme acının tüm organlara dokunuşunu betimler. Tıpkı sevgilinin dudaklarınıza kondurduğu son öpücük gibidir.

Sonuç olarak; müzik ve acı sarhoşluğun vazgeçilmezlerindendir ve kesinlikle bu dünyada yaşayabileceğiniz en samimi ve gerçek duygudur. Sarhoşluk, hayatın sıradanlığın vazgeçip başka bir dünyaya, gerçeklerin dünyasına dalmaktır ve ivedilikle tercih edilmelidir. Çünkü hayat gerçeklerle mücadeleyi gerektirir ve asla şakaya gelmez.

Can Murat Demir

Editör (CMD)
Editör (CMD)http://www.felsefehayat.net
Yazılarını Mavi Melek Edebiyat Topluluğu, Düşünbil gibi dergilerde yayınlama fırsatı buldu. FOL Kitap öncülüğünde bazı kitapların hazırlanmasında görev aldı. Bu kitaplardan bazıları "Sorunsallıkta Yaşamak", Jan Patočka, Plotinos, "Tanrı, Ruh ve Mit", Henri Bergson. 2009 yılından bu yana felsefehayat.net'in (kurucu) editörlüğünü sürdürmektedir.

3 YORUMLAR

  1. Blues bence kişisel olmuş biraz bana göre insanın acısına göre müzik türü seçilmeli bence. Bence şöyle Mr. Probz – Waves, Tom Odell – Another Love. Bir bardak viski ve soğuk ırmağın yanında yatıp uyumak kadar rahatlatıcı bir şey yok bence.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

DİĞER YAZILAR