Ayasofya’ya ilk girişte, üstleri tonozlarla örtülü dokuz bölümlü ve kapalı bir dış nartekste bulursunuz kendinizi. Bu dış narteksten beş kapılı iç nartekse geçilir. Bu kapının üzerinde, uzunlamasına üçgen biçimli, madeni bir tabut vardır. Veya efsaneye göre, bunun bir tabut olduğu söylenir. Tabuta veya her ne ise dikkatle bakıldığında, üzerinde iki delik görülür. Bunun da bir efsanesi var doğal olarak.
Ünlü Bizans imparatoriçesi Theodora, toprağa gömülmekten ve mezarda kendisini yılanların yiyeceğinden çok korkarmış. Vasiyeti gereği, ölümünden sonra buraya gömülmüş. Ancak yılanlar yine de bir yolunu bulup kapının üzerine tırmanmış ve tabutu delerek imparatoriçenin bedenini yemişler. Bu arada, tabutun içindeki cesedin, Kızkulesi’nde yılan ısırması sonucunda ölen prensese ait olduğu da rivayet edilir. Bu rivayete göre, prensesin babası, kızının cesedini hiç olmazsa ölümünden sonra yılanlardan korumak için buraya gömdürtmüştü. Ne var ki, yılanlar burada bile prensese rahat vermemişler, tabutu delmeyi başarmışlardı.
Bunu biliyor musunuz?
Tüm Bizans döneminin en büyük imparatoru olan Iustinianos’un karısı Theodora, Vaniköy’de, İstanbul’un fahişelerini yola getirmek, tövbe etmelerini sağlamak için, bir “kadınlar manastırı” yaptırmıştı. İmparatoriçe Theodora, gençlik günlerindeki yaşantısıyla “hayat kadını” damgası yemişti ve hayat kadınlarının sorunlarını çok iyi biliyordu.
Focus – İstanbul Efsaneleri