Ana SayfaYazarlarKonuk YazarBeklenmedik Belirti Belirsizliği

Beklenmedik Belirti Belirsizliği

Acaba kaç bilinçaltımız vardı. Kaç kez unuttuk o inanılmaz anlarımızı. Hiç aklına getirdin mi bunu? İnkar etmeye çalıştıklarını düşün. Nasıl oldu da o anı unuttum dediklerini. Çok belirsizdik. Bu yüzden kimin yüzüne baksak artık anlaşılmıyorduk, ne gariptir ki nefret ettiklerim gibi olmak istiyordum ya da yok olmak. Geleceğe yönelik bir hayal kuramamak insanı ne derecede bir boşluğa itiyormuş öğrendim bugün. Öğle sonrası düşlerime yapışan güneş yanıkları hiçbir esintiden saklanmıyordu. Kendimle konuşmaktan sıkılmıştım. Başkalarıyla konuşmaktan da… Binlerce yıl geriye gitseydim yine aynı olur muydum acaba? Çağın getirdiği yeraltı bunalımı belki de son safhasına ulaştığından bu denli nefes alışlarımı bırakmak her gün daha da zorlaşıyordu. Ortaya attım. Kim alır diye bekledim geleceğimi. Kimse almadı üstüne. Kimse alınmıyordu. Herkes iyimserdi kimse üstüne alınmıyordu artık. Ben bile almak istemedim. Ne diye attıysam…

Sonbahara doğru bir ağaç gölgesinde esen serin rüzgarın peşine düşerek başladı benim maceram. Sonra içinde ruhumu çekip koparan bir şarkıya takıldım. Kaybolmadığımı fark edince gözlerimi kapatıp attım kendimi ölü bir beden gibi kokan şehrin paradoks lanetine. Kime hangi adresi sorsam herkes aynı yeri gösteriyordu. Gittim. Bir mezarlığın önündeydim. Herkesin gideceği yere herkesten önce geldim. Kimse yokken burada kimse kimseyle konuşmuyordu. Sanırım susmak yasaktı. Sonra kendime bir yer baktım. İlk defa o kadar çok şey beğendiğimiz halde kendimize bir mezarlık beğenmediğimizi fark ettim. İyi oldu bu saçmalığım. Bu sayede en azından kendi tarzımda ölecektim. Modanın ölümü bu denli ölümsüzleşebilirdi. Son zamanlarda yapılan şuuru kayıp intiharların faali meçhul olması can acıtıyordu. Acıya hiç bu kadar alışmamıştı insanoğlu. Tanrı bundan bahsetmemişti. Sevmek de bir nevi şuuru kayıp intihar belirtisiydi. Bu yüzden dünyada artık sevmek için cesaret gerekiyordu. Ben korkaktım. Benim sevmeye lüksüm de yoktu zaten. Dünya, sonunda bir seni ve beni bıraksa bir yerlerde hata yaptığını anlayacaktı. Zaten bu kentin sokakları 00.00’da sevmeye yasaklandı. Yağmurlu günlerde alçak duran yüreklerin göz göze geldiği bu yerde bir akşam vakti yüksektekilere küfrediyorduk ama geleceğimin olmadığını düşününce artık korkmuyordum saat 00.01’de bir sokak önünde ben sevmeye hazırdım.

Serkan Aydemir

Konuk Yazar
Konuk Yazarhttp://www.felsefehayat.net
Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız makalelerinizi themetallords@hotmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır.

BAŞLIKLAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

DİĞER YAZILAR

Dahası - Ötekiler - BAŞKASI

Good Will Hunting

Bir insan diğer bir insanın hayatını ne kadar etkileyebilir? Bir deha, onu keşfeden bir profesör ve onların arasında kalan hassas bir psikolog… Bir hayat bilgeliği öyküsü,...

Mutluluk

Ey mevsimler, ey şatolar! Deyin kusursuz kim var? Ben de herkes gibi tuttum Büyülü mantığı denedim. Selâm Gal horozuna selâm Selâm her ötüşünde selâm Hevesten, arzudan oldum Görün sıfırı tükettim. Yedi bitirdi...

Dizginsiz Tutkular

Başkaları için yaşamayan kendi için de yaşayamaz: Qui sibi amicus est Scito hunc amicum omnibus esse (Seneka) Kendine dost olan Bilin ki herkese de dosttur. Ama baş görevimiz kendimizi...

Aylak Bir Peygamber, Görevsiz Bir Hayalet Öyküsü

Şu kısacık ömründe, arzu ettiklerinin hiçbiri gerçekleşmedi mi? Yanılıyor olabilir misin? Hayır. Bundan eminim. Ben kaybetmiş biriyim. Halbuki yola çıkmadan bir sürü söz verilmişti bana....

Tecavüz ve Şiir

bedenine sahip çık o ruhunun diğer sahibi her kapı kapansa da onun zihni hep açık elletme hiçbir yerini bırak tek başına solsun tenin kendiliğinden toprağa girsin saflığın şahidi yaşasın erkeksiz ve...

Prenses

prenses aklına eser gelir gider sever ama asla küsmez prenses kurtarıcı meleğim sinirlenir sonunda bana döner prenses aklıma eser saçları değer sesi aşka davet eder esmer teni ruhumu sobeler prenses her yeri her şeyi benim olan tek ülke prens yapar sefili prenses nefes alıp durur köle...

Ölü Deniz Parşömenleri İnternette

20. yüzyılın en önemli arkeolojik buluşlarından biri olarak kabul edilen Ölü Deniz Parşömenleri'nin bir bölümüne artık internetten ulaşmak mümkün. Yazılmalarının üzerinden iki bin yıl ve...

Hapishaneler Boşalsın, Ordu Lağvedilsin

La Revolution surréaliste dergisinin Ocak 1925 tarihli 2. sayısında yayınlanan bu ünlü bildiri, sürrealistlerin toplumsal ve siyasi meseleler karşısında doğrudan tavır almaktan çekinmediklerini gösterir....

Azize Eufemia

Eufemia, 4. yüzyılın ilk yıllarında yaşamış bir Hristiyan kadını. O yıllarda Hristiyanlık henüz Doğu Roma'da resmen kabul edilmemişti ve İstanbul'da çok tanrılı inanç geçerliydi. Günlerden bir...

Leyla ile Mecnun: Masalsı Bir Acının Dillenişi

Leyla ile Mecnun, sadece bir dizi senaryo ya da kurgudan ibaret değildir. O, aslında Anadolu’nun unutulmaya yüz tutmuş mitlerini, kaybolan mahalle-şehir kültürünü ve erozyona...

The Order

The Order bana "End of Days" ve "Constantine" i hatırlattı. Bu açıdan dünya üzerindeki tanrı şeytan mücadelesini anlatan filmlerden bıkanların uzak durması gereken bir...

Düzen Metafiziği Açısından Khaos ve Kargaşa

"Khaos", matematiksel, fiziksel, kimyasal; teknolojik uygulamalarla ilgili alanın bir kavramı olarak son elli yıldır heyecanlı tartışmaların konusunu oluşturuyor. Tarihi daha eskilere gitmesine rağmen, kavramın...

Derrida: Ben Nedir?

Kim bu sana seslenen? Yazar değil, anlatıcı değil ya da "deus ex machina" da değil. Bu, hem gösterinin hem de izleyicinin bir parçası olan "ben"dir. Biraz...

Mutlu Yaşama Dair

Dördüncü yüzyılda Atina’da iki büyük felsefe okulu daha kuruldu: Adını Epikür’den alan Epikürcü okul ile kurucusu Zeno’nun öne çıktığı, adı Stoa’dan (sundurma) mülhem Stoacı...

Melankolik Gıcırtılar

hazin aşklarımın melankolik gıcırtılarıdır gecenin kasıklarından öpüp-geçen şarkılar zaman geçtikçe çığlıkları yükselir bir sigara tüttürür yalnızlığım ve alışkanlıklarımın kompleksi nükseder odamda volta atarım.. dün tiyatroda tanıştığım hatunu çağırsam işe yarar mı beni nasıl avutabilirler yazdığım...