Neredeydim bilemiyorum hatırladığım kadarıyla bir bilinmezlikteydim, hiçlikte kıvranırken boğuştuğum cansız bir ortamdaydım. Bir boşluk, evren boşluğumu bilemiyorum ama insanın kulak zarını sessizlikten patlatacak kadar...
Tanrıyı kendi ellerimle toprağa bıraktım.
Kolu yavaşça düştü sol yanından. Bir parmağı toprağın içine girdi, tırnağının altı simsiyah oldu. Toprak, kirli bedeninin tırnağından başlıyordu onu...
Platon'un mağarasının içinde zincirlerle oturan köle belki ölümü düşünememiştir. Çünkü ölümü düşünemeyen hayatını yaşayamamış, güzel kokuları burnundan içeriye aktarmamış, dilinde güzel bir tat hissetmemiş...
Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır. Bu ergin olmayış durumu ise, insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın...
Kış Akşamı
Son kelimelerimi bir kış akşamı yazdım
Ben ilk hecelerimi sildim o kış akşamları
Aralıksız sevebilmek
İhsaniyet adında,
Denizi seyrediyorum dalgalarıyla
Bir şiir mahzeni uğruna.
Son kelimelerimi bir kış akşamı...
Atinalı Demades, cenaze törenleri için gerekli şeyleri satan bir hemşerisini, bu işten fazla kazanç beklediğini, bu kazancın da ancak birçok insanın ölümünden gelebileceğini ileri...
üzerimizde hafif bir gökyüzü;
yıldızlara perde…
bir geçişin iki ayrı yansımasında,
aydınlıktan, karanlıktan yüzü…
üzerimizde hafif bir esinti;
rüzgar unutkanlığında,
belki geride kalan parçalarında.
bir yağmur savrulurken,
üşümek kadar doğal amansız sevda…
sözsüz...