Dağların eteklerinden indim
Ovaları kırları bıraktım
Baktım her yer kentli,
Şehri, kokuşmuş kenti neyleyim
Kepenek kokusu sindiririm.
Buralar gelip geçici dinlenme hanı,
Dertliye derman
Aşığa armağan bizim köyün ırmağı.
Baktım her yer...
iş olan hatunlar çok barizdir
ne bekliyorsun der gibidir buyurgan bakışları
ve dudakları arasına sigaralarını alıp beklerler
yalnızlıklarını ateşleyelim diye
biz de anlarız
hatunun kolay lokma olduğunu
yanına yaklaşıp
oturabilir miyim...
Kış Akşamı
Son kelimelerimi bir kış akşamı yazdım
Ben ilk hecelerimi sildim o kış akşamları
Aralıksız sevebilmek
İhsaniyet adında,
Denizi seyrediyorum dalgalarıyla
Bir şiir mahzeni uğruna.
Son kelimelerimi bir kış akşamı...
İnsan hayata şehirler arası terminallerden gideceği yeri ya da artık tamamen terk edeceği şehirden gitmek için bir otobüsün gelmesini beklerken hayattan gidebiliyordu. Bekleyişlerden birer...
Enigma, şarap ve duman.
Bir uçurum var arkamda, düşmeli miyim sana doğru?
Yürümeli miyim yoksa gururla?
Anlamsız bir döngüyle sarsıldı evim.
Kapımda bekleşen gece varlıklarının homurtusu uyutmuyor beni.
Çağırıyorlar.
Beni...
Alçak sesle uçuyor üzerimden
saçları kına yakılmış bir kadının mihrâbı
bu gövermiş güz günleri çıldırtır çileden ve kitaplardan çıkartır insanı urlar,
karınca cesetleri titreyişlerle örtülür üstüm
merak bir...
Metin’de yani var olan her şeyde “boşluk” temel koşuldur çünkü boşluk tefekkürü, tefekkür de yorumlamayı önceler. Boşluk’u kendimizce tamamlamayı dileriz. Nesnenin yoruma muhtaç olması...