Günlerden hoşçakaldı... Bunu neden söylediğimi anlatamadım, sığınmak istedim, öylece kaldım!
şehri altüst edip bulabilmek seni
akıllardan geçip görebilmek seni
rüyalarla karışıp düş alemine
anladım her şey özlemle
Yetim kalmış...
haneler
yalnız, sessiz unutulmuş.
haneler,
adı bilinen sokaklarda yok olmuş.
suçluyu bulmak suç sayılırken
doğrularınca acılar doğurmuş
yılların, yolların sancağı
gönül kapılarında anlamsız kalmış.
aşlar pişerken aşkın açlığında
lokma lokma doyan beden
bir anda...
Kalabalıkların bulanık yüzlerinde, hiç bitmeyen telaşlı hallerinde, yaşamaya çalıştıkları en karmaşık duygularında gördüm seni!
Kime sorsan, adı aşktır belki? Oysa aşktan bir adım sonrasıydı, yürek...
Bir ara sevişmeyi denediler, olmadı; yaptıkları her eylem, aceleciliğin vermiş olduğu o zorlayıcı özgürlük duygusundan kıvranıyordu. Yapamıyorum, yoruldum artık, sen yorulmadın mı? Hayır, yorulmadım,...
Yaşama Felsefesi, somut soyut tüm boyutlarıyla insan yaşamının içine dağ yarıklarından iner gibi inmektir.
İnsan yaşar. Bitkiler, hayvanlarsa yalnızca canlıdır.
İnsan niçin, neye göre, nasıl yaşadığını...
Madem ki ölümün önüne geçilemez, ne zaman gelirse gelsin. Sokrates'e; "Otuz zalimler seni ölüme mahkum ettiler," denildiği zaman: "Tabiat da onları!" demiş. Bütün dertlerin bittiği...
Bizler sadece tek bir şeyi biliriz, ruhumunuzun derin anlam taşıyan yüklü boşluklarından doğan gerçekleri yazmak ve yeni nesillere hatıra bırakmak... Bu hatıramızı okuyanlar ve...