tanımadığım sokaklar şahittir
geceleri taşıdığım anlara
konuşmak için geç kalınmış
sözler yerlerinde değil ilk defa
uykuya anlatılan masallar
akılda kaldıkça uzar olmuş
korkular
kahramanları kadarmış aslında
gülüşlerinde yer buldukça çocukların
gezindiğim sokaklardan sıyrılıp...
-kim?
-nasıl?
-gerçekten mi?
-neden?
diyecekler! O yüzden yazıyorum bu mektubu.
“vakti gelen gidiyor” öyle söyleniyordu.
genç ölümlerse her zaman vakitsiz olacak.
ya vakit çağırdı beni ya da ben vaktimi...
nasılsa adı...
dağılmış zerreler haneler sessiz
viran bakışlar korkak gözler çaresiz
büyük gelir olmuş üzerimizde durmaz insanlık
yaşamak zor artık inandıklarından kaçarak
ödünç nefesler pay edilememiş
hiç kimse kendinden önce ölmemiş
sevgiye...
Bir kutlama günü genel olarak her şeyden önce bir geriye bakış, özel olarak da kültür hayatının gelişmesindeki paylarıyla ün kazanmış kişileri anıştır. Öncülerimize gösterilen...
ah nasıl siliğim
ve neden yalnızlaştırdım bu kadar kendimi
uzaklaştırdım uyuşturdum konuşamaz oldum
sustum.. bunu nasıl becerdiniz
nasıl nefret ettirdiniz kendinizden
ve ben nasıl nefret ettim sizden
akreple yelkovan birbirlerini...
“Haklı ya da haksız olduğumu yargılayacak biri varsa o da Benim, Benden başka bir yargıç yoktur. Başkaları sadece benim hakkımı onaylayıp onaylamadıklarını ve bunun...
Şiir oldum sana, milyon tane dizeyi yan yana getirdim
Tuttun kafiye mi bozdun, katilim oldun.
Gökyüzü oldum sana, güzel güneş açtım
Ağladın yağmurları getirdin, katilim oldun.
Yer oldum...