Kaybedenler Kulübü şu ana kadar izlediğim Türk filmleri arasında umut vaat eden yapımlardan biri. Doğruyu söylemek gerekirse ilk başta epeyce önyargılı bakmıştım bu filme, çünkü 90′ larda büyük bir ivme kazanan Türk Sineması 2000′ lere gelindiğinde berbat durumdaydı. Bu olumlu ivmenin başlangıç noktasını da bana göre Eşkıya oluşturuyordu. Gel gelelim Kaybedenler Kulübü bu ön yargımı bir nebze olsun kırdı ve beni mutlu etti diyebilirim. Önyargımın en büyük kaynağı da samimiyetsiz göstermelik replikler ve Avrupai, çalıntı senaryo korkumdu. Çünkü Türk yönetmenler ne zaman orjinal bir iş yapmaya kalksalar ağızlarına yüzlerine bulaştırırlardı çünkü taklit ve yapmacık olmaktan kurtulamıyorlardı. Bunun en güncel örneği Av Mevsimi’ dir…
Neyse konumuza dönelim… Kahramanlarımızdan biri Kaan (Nejat İşler) kıyıda köşede kalmış kitapları basan ve sürekli zarar eden bir yayınevinin sahibi. Diğer kahramanımız Mete (Yiğit Özşener) bar işleten bir plak kolleksiyoneri. Bu iki kafadar hiç kimse dinlemiyormuş gibi bir radyo programında kafalarına göre muhabbet ederler. Program en başta sıkıcı ve absürt gibi görünür hatta bu iki kafadar patronlarından fırça bile yerler. Tehditler ve yasaklamalar peş peşe gelir. Çünkü sohbetleri seks muhabbetlerine döner ve programda arayan her kadına yatma teklifinde bulunmaya başlarlar.
Film, konu bakımından Türkiye için fazla bir kapasiteyi barındırıyor. Çünkü bilindiği üzere burası Türkiye, yasakların ve sansürlerin cenneti… Bu iki kahraman kesinlikle ya mahalle baskısına maruz kalırlardı ya da taşlanırlardı… Filmdeki en sevdiğim taraf, radyo programındaki geyiklerdi ve araya sıkıştırılan aforizmatik alıntılardı. Bu film her ne kadar gayri ciddi bir üslup barındırsa da aslında çok ciddi bir konuya değinmiş… O da yalnızlık… Kaybedenler mi yalnızdır yoksa yalnızlar hep mi kaybeder bilemem ama Kaybedenler Kulübü bu konuda sizi düşündürmeyi amaçlıyor. Güzel ve eğlenceli bir film… Diyaloglar yorucu değil ama epeyce derin… Hem hayat, hem de insanla yakından ilintili bir film. Felsefi ve şairane olması da cabası.
Yönetmenliğini Tolga Örnek’ in yaptığı Kaybedenler Kulübünü izlemenizi şiddetle tavsiye diyorum.. Tabi eğer gerektiği kadar yalnız ve kaybetmişseniz…
Can Murat Demir
Bence bu zamana kadar Türkiyede böyle konuları konu alan filme hiç rastlamadım. ARRİVİDERCİ!!!!!
Sanırım haklısınız. Hayata karşı bir fikir verebilen senaryolar ne yazık ki çok az…
”Standart”
“bir kızıldereli ne kadar yanılabilir?”
“Zincirlerimizden başka kaybedeceğimiz neyimiz var ki”
sağlam repliklerden biriydi fatih :)
“dostum biz prensip olarak düşünmüyoruz”…..
sağlam repliklerden biriydi fatih :)