Üzgünüm,
Katran soluyarak çürüttüğüm ciğerim
Kollarımda ölen bahar
Asma bahçelerinden yere dökülen üzüm sessizliği
Gövdemi parçalara ayıran balta adına
Hepinizden özür dilerim.
Oysaki; ölümü çoğaltan...
dağılmış zerreler haneler sessiz
viran bakışlar korkak gözler çaresiz
büyük gelir olmuş üzerimizde durmaz insanlık
yaşamak zor artık inandıklarından kaçarak
ödünç nefesler pay...
Söz: Söyle bana görünen ne?
Nasıl yaşanır?
Göz:
Dinle! Dil ile yaşayamazsın. Kulaklar sağır.
Sözlerin ehemmiyeti yok. Ve eller boş değil.
Elden kan gelir....
Bir kez daha titriyor gece; kırgın sesin,
Özlemi diyorum, eksik şeylerin.
“Yaşamak sadece, düşünmeden”,
Dokunmak.
Yeniden.
Ötelenen bir şeyken yalnızlığında,
Yine geldin;
Yine gel dalgın yorgun...
gövdeni taşıyan bacakların
yeryüzünün kaç kıtasında kaç adım atmış
ilgilenmiyorum
kalbinin coğrafyasının kaç defa çiğnendiğini söyle bana
saçların gece mi gündüz mü, umurumda...