Terkedilmiş izbe bir evi, bir açık hava müzesini, ya da kimsesiz bir mezarlığı ziyaret ettiğinizde, uzaklara dalmanızın tek bir nedeni vardır: "YAŞANMIŞLIK"
Yaşanmışlık, en doğal...
Bazen hiçbir şey hissetmezsin. Sabrın kalmaz, öfkenden deliye dönersin. Çünkü hayat uzaktır o an, çünkü kendine tahammül edemezsin. Boş, bomboş hissedersin. Hiç kimse yoktur...
Sis ve hayat neden hep aynı şeyleri hatırlatır? Neden bilinmezlik deyince aklıma hep bu ikili gelir?
Çünkü sis ve hayat birbirinden doğan iki çocuk gibidir....
Zarif bir cümlenin ardından gelen yorgunluk gibi her yanımı saran bu sessiz dua, beni artık korkutmaya başlarken, adını sanını duymadığım, bilmediğim bir düşüncenin topraklarına...
Herkesin sürekli takıldığı bazı mekanlar vardır. Oraya gidersiniz ama neden gittiğinizi de tam olarak bilemezsiniz. Bu garip bir duygudur. Ayaklarınız sizi sürekli oraya götürürken...