Ölüp ölüp dirileceksiniz! The Shawshank Redemption ve The Green Mile’ın Oscar adayı yazar ve yönetmeni Frank Darabont’un imzasını taşıyan The Walking Dead ile tüyler ürpertici bir deneyime hazır olun. cnbce-e
Ölülere bayılırım, çok yavaştırlar, sakince etrafınızı sararlar, hiç aceleleri yoktur ve hep açtırlar, çok aç… İşte bu yüzden bu diziyi hiç tereddüt etmeden izledim ve geçmişte izlediğim Land Of The Dead, Night of the Living Dead (Romero klasiği) gibi yapımlarla karşılaştırdığımda arada büyük farklılıkların olduğunu gördüm. Çok fazla Amerikan dizisi izlemeyen biri olarak The Walking Dead özellikle makyaj ve karakterlerin gerçekliği açısından beni büyüledi diyebilirim. “Hep aynı hikaye” deyip “değişen ne olabilir ki” deyip izlemeye başladığım dizi Spartacus’ den sonra izlediğim en kaliteli yapımlardan biri bence. Bir diğer önemli husus ise hikayenin salt ölüler üstünden işlenmemesi… İzlediğinizde fark edeceksiniz ki, The Walking Dead, ihanetten nefrete, dostluktan aşka hayatın bütün dallarına değinmiş bir dizi. Bu da onu farklı ve daha duygusal bir görünüme sokuyor.
The Walking Dead… Bir klasik olmasına karşın kendisini izlettirmeyi başaran nadir Amerikan dizilerinden… Bir çizgi romandan uyarlanan The Walking Dead, kasaba şerif yardımcısı olan Rick Grimes’in bir çatışmada vurulmasıyla başlıyor. İyileşip hastaneden ayrılan şerif yardımcımız etrafta dolaşan ölüleri (aylakları) fark edince başının belada olduğunu anlar ve ailesinin peşine düşer. Bu arayış esnasında hayatta kalmaya çalışan insanlarla tanışır ve onlarla birlikte mücadeleye katılır. Kahramanımız ailesinin hayatta olabileceğini öğrendiği zaman daha da hırçınlaşır ve etrafta dolaşan aylakları teker teker avlar. Bu süreçte birçok kişiyle dostluk kuran karizmatik şerif yardımcımız, yardıma ihtiyacı olan herkesin yanında bu savaşa önderlik yapar.
Mini dizi olarak tasarlanan The Walking Dead gördüğü yoğun ilgi sebebiyle uzun soluklu bir proje haline dönüştürüldü. 1. sezondan sonra ara veren yapım bakalım ne zaman yeniden yayına girecek… Büyük bir merakla bekliyorum.
Can Murat Demir
Suana kadar izlediklerim arasında en iyiler kategorisine koyduğum bir yapıt.Klasikliğin dışında uç şeyleri düşündürme yeteğine sahip gerçekten.
Evet, diğer klasikleri düşündüğünde sıradışı bir yapım