Her şehir bir çocuk doğurur camların çığlığı eşliğinde
Bir çocuk yetişir deniz kasabasında
Gülücükle süslenmiş sayfalarla büyür ve
Ayrılamaz denizden
Nerde bir iskele görse oturur hemen bir çekirdek kola ya da soğuk bir bira
Bir ağaç yeşertir tam ortasında Marmara’nın
İpler bağlanır dallarına ve
Selam çakar çocuklar sallanırken kız kulesine
Bir çocuk doğar ateşten başka bir şehir
Üstünde basık binaların tozlu yolların ve asık suratların kalıntılarıyla
Doğar doğmaz zehrin anahtarı verilir eline
Bu iki çocuk denk düşer tam ortasında Marmara’nın
Biri yakıp yıkarken ortalığı
Biri yalpalarken şehrinde
Diğeri sarar sarmaşıklarla
İstanbul’u
Bir hikaye yazılır adlarına
Bir iyilik doğar
Bir iyilik ölür sonra
Samet Çoban