Woolf, ablası Vanessa Bell’in ressamlığına özenerek bir şövalede, yazılarına uzaklaşıp yakınlaşarak yazıyordu.
- Bir yaz, kuşların Yunanca şakıdığına ve Kral 7. Edward’ın yakındaki çalılıktan küfürler yağdırdığına inanarak delirmişti.
- Woolf daha 13 yaşındayken annesi Julia öldüğünde şunları söylemişti: “Olabilecek en büyük felaket.”
- Evlendikten sonra, ev işi becerilerini geliştirebileceğini düşünerek bir aşçılık okuluna yazılan Woolf, en sonunda evlilik yüzüğünü pudingin içinde pişirmişti.
- 27 yaşında, seksten korktuğunu itiraf etti.
- Woolf, kendisiyle aynı roman tekniğini uygulayan James Joyce’dan pek haz etmezdi. Onun da içinde bulunduğu insanları, yer altı dünyasına ait ve yetenekten çok şöhrete değer veren bir grup insan olarak tanımlamıştı.
- Habeşistan Prensi Woolf! Virginia Woolf, 1906’da ve 1910’da İstanbul’a uğramıştı. İkinci gelişinde, Bloomsbury’den dört yakın arkadaşı ve erkek kardeşi Thoby ile birlikte Birleşik Krallık Deniz Kuvvetleri’ni, Habeşistan Prensleri olduklarına inandırmışlardı.
- Bir keresinde Sigmund Freud ile çay içmiş ve Freud ona nergis çiçeği hediye etmişti.
- Küçük yaşlardayken kız kardeşi Vanessa’ya tırnaklarını duvara sürterek işkence yapardı.
- Fotoğraf çekilmekten ve birinin ona dikkatle bakmasından hiç hoşlanmazdı.
- Daha 7 yaşındayken, kadınlar okula gönderilmediği için annesi ona Latince, Fransızca ve tarih öğretiyordu.
- Singer isminde dönemin lüks arabalarından birini çitlere çarptıktan sonra araba kullanmayı bırakmıştı.
- Woolf, yazı yazarken mor mürekkep kullanırdı.
- Çocukken, düzgün cümleler kurmaya başlaması uzun zaman almıştı.
- İlk intihar girişimini 22 yaşında pencereden atlayarak gerçekleştirmişti; fakat atladığı yer yüksek olmadığı için ölmemişti.
- Woolf, konuşmayı o kadar severdi ki bir keresinde aralıksız 48 saat konuştuğu olmuştu.
- Woolf, anoreksiya ile mücadele ediyordu.
- Bir kitabı yazmayı bitirince genellikle mutsuz olurdu.
- Dalgalar’ı yazarken Beethoven’ın son dörtlüsünü dinliyordu.
- İlk makaleleri The Guardian’da yayınlanmıştı.
Virginia Woolf kimdir?
(25 Ocak 1882 28 Mart 1941) İngiliz feminist, yazar, romancı ve eleştirmen. İlk gençliği ve çocukluğu Julia Stephen ve Virginia,1884. Fotograf: Henry H. H. Cameron 1882’de Londra’da dünyaya gelen Virginia Woolf, Victoria devri’nin tanınmış yazarlarından Sir Leslie Stephen’ın kızıydı. Annesi ve babası daha önce başkalarıyla evlenmişler, dul kaldıktan sonra ise bir araya gelmişlerdi. Her ikisinin de ilk eşlerinden çocukları vardı. Sir Leslie Stephen’ın ilk eşi, ünlü romancı William Makepeace Thackeray’nın kızıydı. Thackeray’nın eşi akıl hastası olduğundan, Leslie Stephen’ın bu kadından olan kızı Laura, anneannesine çekmiş, yirmi yaşında bir akıl hastahanesine kapatılmıştı. Virginia’nın annesi Julia Duckworth ile Leslie Stephen’ın beş çocukları oldu. Yaş sırasıyla Vanessa, Julian, Thoby, Virginia ve Adrian. Virginia on üç yaşındayken annesi ansızın ölmüştür. Woolf, o yıllarda kadınların ikinci planda kalması nedeni ile okula gönderilememiş fakat babası yardımı ile kendini geliştirmiştir. Kızkardeşi Vanessa Bell daha küçük bir yaşta iken bir ressam olmaya, Virginia Woolf ise bir yazar olmaya karar verir. Kendisini babasının kütüphanesinde geliştiren Virginia Woolf, 1895’de bir gazetede kısa hikâyelerini yayınlatır. Özellikle, Viktorya tarzı yaşamaya karşı olan Virginia Woolf, yazılarında da bundan bahseder. Bloomsbury Grubu 1904’te babasının ölümünden sonra kardeşleriyle Bloomsbury’ye taşınması ise hayatında ciddi bir dönüm noktası olmuştur. Bloomsbury grubu içinde birçok ünlü edebiyatçıyı barındıran ve cinsel konulardaki özgürlükçü tavırlarıyla tanınan bir grup entelektüelden oluşuyordu. Grupta bulunan birçok kişi eşcinsel ya da biseksüeldi.
İnsanlar onları etik bir grup olarak görüyorlardı. Grupta John Maynard Keynes, E. M. Forster, Roger Fry, Duncan Grant ve Lytton Strachey gibi ünlü kişiler vardı. Woolf, 1909’da bir süreliğine Lytton Strachey ile nişanlanmıştır. Evliliği Virginia Woolf 1912 yılında Leonard Woolf ile evlenmiştir. Evlilikleri cinsel açıdan yeterli olmasa da, Virginia Woolf için çok önemli olmuştur. Leonard Woolf eşi için bir basımevi kurmuştu ve bu da Virginia Woolf’un yazdığı kitapları yayımlatması için bir fırsat olmuştu. Ölümü Perde Arası romanını yazdığı sıralarda artık kendini yeterince yetenekli hissetmiyor, yeteneğini kaybettiğini düşünüyordu. Her gün savaş korkusu ve yeteneğini kaybetmenin vermiş olduğu stres, dehşet ve korku sonucu ruhsal bunalıma girmiş, 28 Mart 1941′ de içinde bulunduğu duruma daha fazla dayanamayıp evlerinin yakınlarında bulunan Ouse nehrine ceplerine taşlar doldurarak atlayıp intihar etmiştir. Virginia Woolf, geride iki intihar mektubu bırakmıştır. Birisi kardeşi Vanessa Bell’e diğeri ise kocası Leonard Woolf’a.
“Sevgilim, yine çıldırmak üzere olduğumu hissediyorum. O korkunç yeniden yaşayamayacağımı hissediyorum. Ve ben bu kez iyileşemeyeceğim. Sesler duymaya başladım. Odaklanamıyorum. Bu yüzden yapılacak en iyi şey olarak gördüğüm şeyi yapıyorum. Sen bana olabilecek en büyük mutluluğu verdin. Benim için her şey oldun. Bu korkunç hastalık beni bulmadan önce birlikte bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemezdim. Artık savaşacak gücüm kalmadı. Hayatını mahvettiğimin farkındayım ve ben olmazsam, rahatça çalışabileceğini de biliyorum. Bunu sen de göreceksin. Görüyorsun ya, bunu düzgün yazmayı bile beceremiyorum. Söylemek istediğim şey şu ki, yaşadığım tüm mutluluğu sana borçluyum. Bana karşı daima sabırlı ve çok iyiydin. Demek istediğim, bunları herkes biliyor. Eğer biri beni kurtarabilseydi, o kişi sen olurdun. Artık benim için her şey bitti. Sadece sana bir iyilik yapabilirim. Hayatını daha fazla mahvedemem. Bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemiyorum.”
Kaynak: Kafka Okur Dergi, Sayı 2, 2014
Derleyen: Ozan Kırıcı