yorgun bir adam..
gözlerinin içinde hüzün ve biraz da acı…
artık mecali kalmamıştı hayatla ve hayatın yansımalarıyla uğraşmaya..
yorgundu bu adam ölesiye yorgun…
her şehirden izler vardı ruhunda, her acıdan biraz karamsarlık…
ve çizgiler… derin mi derin çizgiler…
her çizgide biraz daha yorgunluk, biraz daha şehir.
hayatı darmadağındı ama bir o kadar da düzenli.
yol gösteriyordu insanlara, bir o kadar da kaybetmişti kendi yolunu..
sadece yorgundu bu adam…
geceleri uyuyamıyordu çünkü derindi çizgileri,
derindi acıları..
içindeydi insanların bir o kadar da dışında…
bambaşkaydı karamsarlığı, hayata direnmenin ta kendisiydi…
en önemlisi yalnızdı bu adam, kendi içinde tamamen yalnızdı..
gece kadar yalnız ve umut dolu…
her gece biraz daha yaşlanıyordu umutların içinde ve her gece daha da artıyordu yorgunluğu
sarılıyordu kendine kendine uyurken,
dolaşıyordu şehirleri birer birer…
Ferid Taş
haklisin.
Ferid açık konuşmam gerekirse ben bu metni biraz üstünkörü ve duygu derinliğinden yoksun gördüm, bundan daha önceki metinlerini hatırlıyorum da onlar gerçekten daha hisliydi ve gerçektiler.. derinlik pek yok gibi..
aslında yayına almayacaktım ama gör istedim… bu sana ders olsun :) epeydir yazıdan uzak kaldığın belli