Ana SayfaEditör12 Angry Men

12 Angry Men

12 Angry Men… Şehrin fakir mahallesinde yaşayan bir genç, onu idama (elektrikli sandalye) mahkûm etmek isteyen on bir kişi ve içgüdüsel hareketlerle, mantıksal kurgulamalarla bu on bir kişiyi mahkûmiyet kararından vazgeçirmeye çalışan bir adam…

12 Kızgın Adam, babasını öldürmekle suçlanan bir gencin, mahkeme jürisi tarafından oybirliği ile alınacak bir karara göre idam edilip edilmemesi üzerine çekilmiş bir film. 12 kişiden oluşan jürideki on bir kişi toplantı odasına girmeden önce kararlarını vermişlerdir; bu gencin idam edilmesi an meselesidir. Ancak içlerinden biri, 8. jüri (Henry Fonda) farklı bir görüş sunarak gencin suçsuz olduğunu iddia eder.

Suçsuz olduğuna emin değildir ama aynı zamanda suçlu olduğundan da. Göstermek istediği bir kişiyi ölüme göndermenin bu kadar çabuk ve basit olmaması gerektiğidir. Belki bir yerlerde hata yapılıyordur…

Karar oybirliği ile alınamadığı için konuşmalara geçilir, herkesin tek tek fikrini söylemesi ve 8. jüriyi ikna etmesi istenir. Ön yargı temelinde olaylara yaklaşan jüri üyeleri zaman geçtikçe bazı mantıksal hatalar bulurlar. Cinayetin sadece iki tanığı olması, cinayet gecesi ile ilgili zaman uyuşmazlıkları ve savunma avukatının yetersizliği belki de en can alıcı noktaları oluşturmaktadır. Çocuğun cinayet gecesi evde olmayıp sinemaya gittiğini söylemesi ve izlediği film hakkında bilgi verememesi ise suçlu olduğuna inanan 3. , 4. , ve 10. Jüri üyelerinin en büyük kozudur.

Tanıkların yetersizliği, jüri üyelerinin ön yargılarından kurtularak olaya farklı açılardan bakmalarından sonra kararları yavaş yavaş değişmektedir. Bu süre içerisinde birbirlerinin kişiliklerini de tanıyan jüri üyeleri ikna psikolojisinin sınırlarını zorlamaktadırlar. En son olarak iki yıldır konuşmadığı oğluna duyduğu nefreti yargılanan gençten çıkarmaya çalışan 3. jürinin de ikna edilmesi ile tüm jüri üyeleri gencin suçsuz olduğuna karar vermiş olarak jüri odasından çıkarlar.

Birkaç sahne dışında filmin neredeyse tamamının sadece bir sette, odada çekilmesi, filmde çok fazla isimden bahsedilmemesi filmin dikkat çekici özelliklerinden. Sidney Lumet’in başyapıtı olan bu filmin 2007 yılında ABD Ulusal Film Arşivi’ nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir.

Yönetmen: Sidney Lumet
Yazar: Reginald Rose
Oyuncular: Henry Fonda, Lee J. Cobb ve Martin Balsam

Melih Kutlu

Editör (CMD)
Editör (CMD)http://www.felsefehayat.net
Yazılarını Mavi Melek Edebiyat Topluluğu, Düşünbil gibi dergilerde yayınlama fırsatı buldu. FOL Kitap öncülüğünde bazı kitapların hazırlanmasında görev aldı. Bu kitaplardan bazıları "Sorunsallıkta Yaşamak", Jan Patočka, Plotinos, "Tanrı, Ruh ve Mit", Henri Bergson. 2009 yılından bu yana felsefehayat.net'in (kurucu) editörlüğünü sürdürmektedir.

4 YORUMLAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

DİĞER YAZILAR

Dahası - Ötekiler - BAŞKASI

Sis ve Hayat

Sis ve hayat neden hep aynı şeyleri hatırlatır? Neden bilinmezlik deyince aklıma hep bu ikili gelir? Çünkü sis ve hayat birbirinden doğan iki çocuk gibidir....

Serdar Bayraktar’ın İlk Kitabı Görücüye Çıktı!

felsefehayat.net yazar kadrosunun başarıları bitmek bilmiyor. Bu kez Serdar Bayraktar ...Ve Siyahtı ile karşımızda...  Yaklaşık 1 senedir yazar kadromuzda yer alan yazarın ilk kitabı kuzgunkitap.com.tr de satışa...

Yöntem Üzerine Konuşma

Sağduyu dünyanın en iyi paylaşılmış şeyidir: çünkü her kişi ondan çok iyi pay almış olduğunu düşünür, her şeyden çok güç hoşnut olanlar bile kendilerinde...

“Çocuklarını Yiyen Satürn”

“Çocuklarını Yiyen Satürn” iki ünlü tabloyu temsil eder. Tablolardan ilki Peter Paul Rubens, ikincisi ise 1819’da Madrid’de dünyaya gelen Francisco Goya tarafından yapılmıştır. Goya’nın,...

Evlilik Düşmanı Bülent Bey’in Yaşadıkları

Dışarıdaki soğuk rüzgâr, kapalı kapılar ardındaki hoş sohbetleriyle birbirlerinin yüreklerini ısıtan ailelerin mutluluğunu süzüyor. Etrafta korkunç bir uğultu var. Sanki rüzgâr, etrafa attığı kıskanç...

Postmodern Filozoflar

Avrupa’da 17. yüzyılda gelişen Aydınlanma döneminin düşünürleri aklın ve mantığın esas olması gerektiğini ve tek ölçüt olarak deneyle gözlemin kabul edilmesini savunmuşlardır. Akıl ve...

Salò o le 120 giornate di Sodoma

Salò o le 120 giornate di Sodoma, şiddet, sadizm ve sapkınlığın kameraya aks etmesidir. Çıplak bir senaryo ve eksiksiz bir sadelikte ısrar eden bir...

Felsefenin Neliği Üzerine

Felsefe önsözü olmayan bir kılavuzdur. Onu ilk kez görenler ne yapacaklarını bilemezler. Bu insanın başına gelen en talihsiz durumdur. Ama ne yapacağını bilen birinin...

Adam, Kadın ve Sanrı

Bir kere tutulmaya gör... Her lanet gün üzerine gelir. Her kadın onu hatırlatır ama yok... Yok. Yok hayır! Böyle olmaz... Olmamalı. Silkinip atmalıyım üzerimden acının...

Şiir Sanatı

Musiki, her şeyden önce musiki; Onun için tekli mısradan şaşma, Kıvrak olur, erir havada sanki, Ağır aksak söyleyişe yanaşma. Kelime seçerken de meydan senin; Bile bile bir nebze aldanmalı. Dumanlısı...

Ay Üzerindeki Hareketli Objeler

1963'de Harvard Üniversitesi yayın organı «Sky and TeJcscope» Ay üzerinde bazı kırmızı ışık topluluklarının oradan oraya hareket ettiklerini rapor etmişti. Bu ışıklar 29 Ekim'den...

Anlamlı Yaşama Sanatı Üzerine

Deneyime dayalı görgül düşünen ve yaşayan insan istemese de faydacı davranmak zorundadır. Bir deneyim nesnesini tüketip diğerine geçerken geride bıraktığı nesneyi değersizleştirmek zorundadır. Ancak...

Modern Şiir Ne Değildir?

...Şimdi bana öyle geliyor ki siz şunu soracaksınız: Peki, modern şiir nedir, nasıl olur? Ben buna olumsuz yoldan karşılık vereceğim, yani modern şiirin ne...

İnsanın İstekleri

Budalalığımızın başka belirtileri arasında şu da unutulmamalı: İnsan, istekleri yüzünden kendine gerekli olanı bulamaz; bir şeyin tadına vararak değil, hayal ve hevese kapılarak, mutlu...

Soyut Somut

Şiirin soyutluğu somutluğu sorunu çok tartışıldı. Gene de belli bir sonuca varılamadı. Kapalı şiir için soyut, "anlamsız şiir" için soyut, toplumcu olmayan şiir için...