Anarşizmin sadık köpeği, kumarbaz Joker’in ağzından duydum:
“Kaos çok yakında!”
İnancın kör eşiğinde kendime geldiğimde, “Zaten her yer yanıyormuş” diye avundum.
Sonra tutulamayan sözler geldi aklıma — tanrının unuttuğu kargaşa şiirleri…
Şehir yok oluyordu; kanlı insan nefesi zehir gibiydi.
Değerlerin sarsılmaz şafağında savaş çoktan başlamıştı.
Çirkinliğin maskesiz aynalarında palyaçoluk en asil saltanata dönüşmüştü.
Devamında fahişelik, patlayan insan bombaları, ve her köşede kanayan bir pislik…
Sokaklar betondan yapılmış sahtelik yuvalarıydı.
İşte bunlar dönüp duruyordu zihnimde.
Küçük özgür bir kız, beynimin kıvrımlarında ip atlıyordu.
Her şey isyanın bir parçasıydı sanki, herkes bana düşmandı.
Anarşinin Aynasında Gülümseyen Palyaço
Evet, anarşizmin sadık köpeği bir palyaço karşımda gülümsüyordu.
Makyajı insan kanındandı; bir korkuluk gibi dikilmişti karşıma.
Bir an gözüm, lağım sularında yüzen kâğıttan gemilere takıldı.
O anda uzak bir korkunun adı kazındı zihnime: yaşamak.
Hayat, bu korkunun acıya gebe kalmış hâliydi.
Her gülücük, bir önceki kabusun habercisiydi.
Joker bana kaosu sevdirdi.
En sevimli yalanlarıyla, aşkın bile anarşizmden doğduğunu telkin etti.
Camın buğusuna bir resim çizdi — silineceğini bile bile.
Ve inadına doğaya karşı geldi.
Ama doğa…
Rahat ve kayıtsız bir tanrı gibi, onu hiç umursamadı.
Çünkü doğa, anarşinin sessiz düşmanıydı.
Yok Oluşun Estetiği ve Şanssızlığın Yazgısı
Joker ve doğa…
Birbirine düşman iki çılgın yok ediciydi:
Tanrının varlığı insanın teminatıysa, doğanın varlığı da yok oluşun teminatıydı.
Ben ise yalnızca bir izleyiciydim;
en aptal takipçilerinden biri,
şanssız bir adam…
Ve şanssızlığım, aceleci kaderimdendi.
Can Murat Demir


Semce köpek demek biraz ağır olmamış mı
Bence az bile.. Çünkü ben orada köpek derken aslında bir misyondan bahsediyorum Seda Hanım..
i like it