Bir pandanın kucağında kaç kişinin nesli tükendi,
Kaç kelaynak avlandı sürüsü kırlangıcın izinde,
Ya da hangi dinazor yok oldu bilmem kaçıncı jeolojik devirde?
Nedir peki?
Yani nedir bizim...
Çamaşır suyu kokan annemin ellerini öperek büyüdüm ben,
O ellere kan yakışmazdı
Tel tel dökülürdü saçları gözlerinin önüne
Gözünün önünden ayrılmazdım.
Ve Tanrı hayırsız bir evlat gibi sömürürdü...
Dışarıdaki soğuk rüzgâr, kapalı kapılar ardındaki hoş sohbetleriyle birbirlerinin yüreklerini ısıtan ailelerin mutluluğunu süzüyor. Etrafta korkunç bir uğultu var. Sanki rüzgâr, etrafa attığı kıskanç...
Karanlığın bütün şehri kucakladığı, dolunayın etrafı somurtkan bir yüzle izlediği, aralarında savaşa tutuşmuş yıldızların birbirine sırt çevirdiği, katil rüzgârın dışarıda aman vermeyen bir takiple...
Dış görünüşüyle herkesi imrendiren, içinde oturanın zengin bir adam olduğu anlaşılan, dışarıdaki çimleri bir bahçıvan tarafından düzgünce kesilmiş, çiçekleri özenle yetiştirilmiş iki katlı bir...