Bedensiz Yürekler

neresindeyiz bu garip esintinin hangi savrulmuş köşesinde,
kimin ismiydi hiç unutmayıp aklımızda tuttuğumuz,
ne için neden saklar dururuz?
bu sözle başladı ilk nefesi…

ve yerleşik hayata geçilen ilk andan itibaren ile devam etti.
gönül göçü bir ruhaniyetle yol almaya başladı,
kabullenemezdi çaresiz bir pencereyi…

yeri geldiğinde bir rüzgardan farksız, yağmur kadar lekesiz
ve anın içinde değişen bir mevsim kadar güçlü…
bedenlerimiz her göze giremese de, haberdardır birbirlerinden.
bu yüzden duygu denilen o karmaşa, ne zaman değişip çeşitli halleriniz yaşatacağını
haberdar olduklarıyla belirler…

kim bilir?
başka iklimler, tenler, gözler bambaşka sesler,
yurdu, toprağı ayrı hissedişler kimbilirlerle biter!

her terk ediş bir kavuşmadır aslında,
her yol alış çokta uzağa değildir yürekten.

isimlerini bildiğimiz renkler, onları taşıyan bedenler yüzünden aynı değillerdir çoğu zaman.
ve ne kötüdür ki,
görmek ya da görmemek başka başka sancıları saklar içinde…
gönül göçü, en çetrefilli yollardandır.
tekin değildir dört bir yan.
ve huzur çizginizden içeri gireceklere dikkat edilmelidir, çünkü olamadıkları ve alamadıkları
yüzünden en kötü hep siz olacaksınız çaresiz!

kötülük, gerçek bir yoldur nazarlarında. içiniz titrerken baktığınız suretlere,
onlar insansız sanırlar sizi ve yalnızlığınız bile acıtır en çoğul hallerini.

yürüyüşünüz sizden başka bir anlamı asla barındırmaz içinde.
gören gözler, anladıklarıyla yetinip sormazlar bilinmesi gerekeni…

karıncanın nerede olduğu bilinir, eğilecek cesaretimiz yoksa anlayamayız bildiğimiz gerçeği.
hayat ve hayatlarımız ilk seslerinde kendi sıradanlığına mahçup olurken
yetinememek arzusu güçlü bir hastalıktır, başkalarına öylesine çıkardığınız seslerin içinde.

bu devran ki sorar hesabını tek bir taştan bile!…

gönül göçünde bir hayat!
yarın kadar yakın ve dünden bir o kadar uzak…
fazladan bir nefes, yoldaşı taşınamayacak acı sözler!
bu gerçek bir yürüyüştür,
hem bir merhaba hem de gerçek bir vedadır…
büyük yürüyüş ancak anlaşıldığında, hissedildiğinde yoldaşlar ve dostlar barındırır.

farkına varamayanlarsa mutlaka geride kalır!…

Serdar Bayraktar

Serdar Bayraktar
Serdar Bayraktarhttp://www.felsefehayat.net
1984 Ankara doğumlu, memur bir ailenin küçük çocuğuyum. İlk ve orta dereceli okulları Ankara'da okudum. Niğde Üniversitesi Radyo Tv Yayımcılığı 2006 yılı mezunuyum. Resim ve müziğin de önemli yeri olduğu hayatımda yazmak çok daha heyecan verici bir duygu. Bu yüzden yazmayı her şeyin önünde tutuyorum. Ankara'ya aşığım ve hayatımı orada devam ettiriyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

DİĞER YAZILAR