1. Kendini Serimleme: Politik Bir Ölüşün Retoriği
Belagat, bir kendinden geçişin haklı bildirgesidir. Bir kendini serimleme, bir politik ölüş, bir hezeyanın haklılaştırılışından öte dillenmedir.
2. Yeni İnsanın Tasarısı: Düşünen, Hırslı ve Tutkulu Ruh
Öyle bir yaratık düşünülmelidir ki, zihnindeki öğretilmiş realiteyi sorgulayan, şüpheyle beslenen bir ruha sahip olmalıdır. Sadece düşünen değil, yazan, çizen, tutkuyla var olan bir ruh. Bu, sözüm ona insanın iflasını anlatan doğaya dönüş mitinin reddidir.
3. Vasatlığa Direniş: Etken ve Rahatsız İnsan Tipi
İnsan, artık edilgen bir ruh hâlini barındıramamaktadır. Boş vermişliğin tüm halleri reddedilmelidir. Etken insan, faal ve rahatsızdır; vasat insanları sarsmaktadır. Onu yeniden yaratmak zorundayız.
4. Güç, Tutarsızlık ve Kendine Âşık Olan Ruhun Doğası
Güçlü iradesiyle tutarsız görünen bu insan, başat rolü kimseye bırakmayacak kadar kendine âşıktır. Onun enerjisi onu aziz ve biricik kılmaktadır. Darwinci güçlüler düzenine karşı, bu insan zayıflığın hüküm sürdüğü bir dünyada içsel direnci temsil etmektedir.
5. Hümanitenin Eleştirisi: Acı ve Özgürlük İlişkisi
Bu insan, tembelliğe direnmeyen karakteriyle hümaniteyi olumsuzlamaktadır. Klasik değerler eleştirisinin ötesinde, hümaniteyi hayatın sahte zinciri olarak görmektedir. Acı, özgürlüğün kadim kapısıdır onun için.
6. Değer Biçme Mücadelesi: Özgürlüğün Yaftası
Davranışlarının değerini ölçenlere karşı koymaktadır. Kaderci değildir; masalsı dünyayı analiz etmiş, tasarlamış ve eleştirmiştir. Yaftası “özgürlük”tür; savaşçı ruhu gurur, kin ve kendini beğeniyle yoğrulmuştur.
7. Doğallığın Kutsallığı: Makineye Lanet Okuyan İnsan
Makinenin değersizliğine karşı doğallığın kutsallığını müjdelemektedir. Tılsımı teknolojide değil, içgüdüde aramaktadır. İnsanın doğurganlığı ve içsel meziyetleri özgürlüğün kaynağıdır.
8. Sürüyü Terk Etmek: Kudret İstenci ve Saflık
Geleceğin saçmalığını boğazlayan bir çocuk imgesi… Sürüyü terk etmiş bir çobanın azmi ve kudreti… Doğal, ölümcül bir ciddiyetle donanmış bir varlık.
9. Yozlaşmış Topluluklar ve Korkunun Anatomisi
Topluluk yozlaşmıştır; korkak ve edilgendir. Korkusu yalnızca kendisinedir — ne garip bir korkudur bu! Bu korku, insanı kendi zincirine mahkûm etmektedir.
10. Güçsüzlerin Gölgesinde Yaratım: Sanat ve Pişmanlık
Kendini toplumun borçlusu görür ama ondan tiksinir. Yine de tarihin yazılmamış kısmını taşır, yeniden yazar. Pişmanlığı kutsar, çünkü mutluluk çarmıha gerilmiştir.
11. Arzu, Sanat ve Ölüm: Üstünlüğün Mezartaşı
İçgüdüyle ruhunu sanata yüceltmiştir. Azlığın mezar taşında kendi imzasını atmıştır. Boşluğu sancıyla örmüş, inançsız ama sezgisel bir metafizik kurmuştur.
12. Yenilenmenin Şiddeti: Yıkım ve Doğuş Diyalektiği
Değerli olmak için yok etmeyi öğrenmiştir. Yıkım, yenilenmenin başlangıcıdır. Her saldırı yeni bir ruhun doğum sancısıdır.
13. Doğallığın Hasreti ve Tarihin İki Yüzü
Doğallık ve doğruluk bizi hümaniteye götürmüştür ama çürüyen akıl doğurganlığı öldürmüştür. Tarih boyunca insanı ikiye ayırmışızdır: insan ve hayvan. Oysa unuttuğumuz içgüdü, bizi insan yapan asli kudrettir.
14. Farklılık ve Savaş: Sonsuz Varlığın Tözü
Farklılık, savaşın doğruluğunu meşrulaştırmaktadır. Biricik savaşımız, farklılığın varlığı içindir. Aklı eksik olanlara karşı sesleniştir bu: “Kim bilebilir deliliğin özgürlük olup olmadığını?”
15. Tarihin Yorgunluğu ve Sessizliğin Vebası
Tarih, değerlerini altüst eden bir hastadır artık. Mabetlerin dili, suçluluğu ezberletmiştir.
Sessizlik vebayı getirmiş, iradenin özünü zehirlemiştir.
16. Modern Dünyanın Çatışkısı: Bencillik, Eşitsizlik ve Çürüme
Toplum, kendi bencilliğini kaba bir karakterle yoğurmuştur. Eşitlik olmamıştır. Modern zaman, sade ama kendine has bir çatışkının ürünüdür: modernize edilmiş barbarlık.
Sonuç: Ontolojik Belagat ve Direniş Estetiği
Belagat, yalnızca sözün değil, varlığın yeniden inşasıdır. Kendini yadsımayan insan, belki barbar, belki filozof, ama daima yaratıcıdır. Bu metin, o insanın ontolojik yankısıdır — sessizliğe karşı sözcükle savaşan bir bildirgedir.
Can Murat Demir