Diğerlerinden çok ta farklı olmayan bir günün kendi yolculuğundaydı zaman. Sanki yalnızlıktan arta kalmış “bir yalnızlığın” seslerini saklamaya çalışıyordu kalabalığın manasız...
gece ki, uyandığı uykusuyla kapımda,
beden uyusa ne çare?
görmeye yetenekli gözler,
Işığın karşısında yitirir lütfunu
açık dursalar ne çare?
duydukların ile şekil bulan sözler
yer etse...
gözler çaresiz açıldı, kimisine aydınlık kimisine karanlık.
yine de adı yüzyıllardır uyanıştı…
söz söylemek içindi tutulan nefesler, haykırışlara yetmedi!
gün aydınlığında da, karanlığında da...