Hollywood’un Yorgunluğu: Artık Sinema Tat Vermemekte

Fazlaca film izleyen biri olarak Hollywood sinemasının son durumunun içler acısı olduğunu düşünmekteyim. Kendi kendini tekrar eden yapısıyla ve klişeleriyle Hollywood, kulağımıza “klasiklere dönün” çağrısı yapmaktadır. “Ne varsa eski filmlerde var.” dedirten bu hal, sinema sanatının ruhunu köreltmektedir.

Eskiden, gerek televizyonda gerekse sinema salonlarında Amerikan filmlerini tercih ederdim. Ancak şimdilerde görünen o ki Amerikan film sektörü, “kardeşim benden bu kadar” bıkkınlığını sergilemektedir. 2000’li yıllar gişede büyük başarılar elde eden filmler çıkarmış olsa da, bu dönem Amerikan sineması için pek de uğurlu olmamıştır. Bunun kanıtı olarak düzinelerce film örnek verilebilir: Halloween’in yeni serisi, Freddy, Drag Me To Hell, The Crazies, The Wolfman, Daybreakers… Hepsi birer efekt budalası olarak sinema tarihine geçmektedir.

Hollywood’un Krizi ve Yaratıcılığın Tükenişi

Bu yaratıcı çıkmazın ardında yalnızca ekonomik sebepler değil, sanatsal tükenmişlik de yatmaktadır. 2000’li yılların büyük ekonomik krizleri kadar Avrupa sineması ve özellikle Asya sineması da bu tükenişte etkili olmuştur. Hollywood’un dev prodüksiyonları arasında kaybolan özgünlük, artık yalnızca nostaljik bir anı olarak kalmaktadır. Senaristlerin ve yönetmenlerin düşen üretkenliği, oyunculuk performanslarına dahi yansımaktadır.

Sonuçta yaratıcılıktan yoksun bir Hollywood karşımızda ağlamaktadır. Sinema artık sanatsal bir ifade biçimi olmaktan ziyade bir ticari endüstriye dönüşmüştür. Sırf gişe gelirleri uğruna, “cep harçlığına film çekilen” bir dönem yaşanmaktadır.

Türk Sineması: Hollywood’a Alternatif Bir Rota

Peki bu durumda alternatif olarak ne izlenmelidir? Bu sorunun cevabı, Yeşilçam’ın yeniden doğuşunda gizlidir. 1996’da Eşkıya filmiyle başlayan bu dönüşüm, Türk sinemasının küllerinden yeniden doğduğunu göstermektedir. Özellikle sokak filmleri, insanları yeniden sahiciliğe davet etmektedir.

Yurtdışında bizleri temsil eden yönetmen ve oyuncular da Türk sinemasını alternatif hale getirmektedir. Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Semih Kaplanoğlu, Fatih Akın, Ferzan Özpetek gibi isimler, kendi sinema dillerini oluşturmuş ve dünya çapında saygınlık kazanmışlardır.

Yeşilçam’ın Dirilişi: “Nayırrr, N’olamazzz” Dönemi Geride Kalmaktadır

Yeşilçam, eski kabuğunu kırarak “Nayırrr, n’olamazzz!” repliğini çoktan aşmıştır. Günümüz Türk sineması, yalnızca ulusal değil, uluslararası ölçekte de dikkat çekici bir grafik çizmektedir. Hollywood’dan kaçan seyirci, artık Yeşilçam’ın içtenliğine ve Türk yönetmenlerinin sahici diline sığınmaktadır.

Sonuç olarak, sinema artık tat vermemektedir çünkü sanatsal duygusunu kaybetmiştir. Ancak bu çürümenin içinde bile umut vardır: Yeni Türk sineması, sinemayı yeniden düşünmenin ve hissetmenin bir yolu olarak karşımızda durmaktadır.

Can Murat Demir

2 YORUMLAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Bakış Yolları