saat sabaha karşı 4
erkenci horozlar başımda
uyumak ölesiye eziyet
tek çare perdeleri kapamak
saat sabaha karşı 4
ateşler içinde yastığım
sanki bana düşman gibi
su...
aylak
elleri cebinde yürür
aklında sürekli tüten bir izmarit yalnızlığı
o sadece kendisini düşünür
aylak işte
diline eski bir melodiyi dolar
tek yoldaşıdır
esmer kaldırımlar
aylak
gezinir hayatın...
dünya bazen ağlamaklı dürttü beni
makyajı akmış bir fahişeyi uykusundan uyandırır gibi
akıttı üzerime biriktirdiği nefreti
hayat her seferinde aklımı çelip gitti
soluksuz...
parçalanmadan yaşamalı insan
küçük atomlara ayrılmadan mesela
korkmadan
ölmeden
dua etmeden örneğin
kül olmadan gri toprakta
parçalanmadan yaşamalı insan
karanlıktan korkmadan
insanlara değmeden usulca
yağmur gibi kaçak
parçalanmadan yaşamalı...
iki sinek çiftleşti
ve atom bombası atıldı
hastalığın sükuneti
kurşundan çığlıklardı
şizofreni olmasaydı
yazamazdım bu satırları
ölümsüzlüğün kafiyesi
iki sineğin orgazmında saklı
iki sinek vızıldadı
kıyamet koptu sanki
döllenmenin...