Vicdan, filozofların en parlak olanıdır. O, eksiksiz bir makinenin dişlisi gibidir; ruhun biricik sanatı gibi işlemektedir. Saflık nedir derseniz, o, vicdanın muhasebesidir, yani seçtiğiniz yoldur. Ruhun, hayatı yorumlama biçimidir. Vicdan, insanın iç sesidir; yankısız, kimsesiz ve bir o kadar da hakikatlidir.
Hayat bir zaman çizgisinden ibaretse, vicdan bu çizginin seyir defteri olmaktadır. İnsanın beslemesi gereken bir çoban köpeği misali vazgeçilmez olmalıdır. Her an tetiktedir; bu yüzden her ıslık, her çağrı ve her davranış ona çekici gelmektedir. Psikoza girmiş bireyin son çırpınışı gibi, aklın ve sezgilerin ışığında ruhu sürekli seçime zorlamaktadır. Vicdan bir efendidir, genelde emretmeyi sevmektedir.
Vicdanın Estetiği: İçgüdü ve Sanat Arasında Bir Denge
İçgüdülerin zorlayıcılığını ve saldırganlığını törpüleyip, ortaya bir sanat eseri çıkaran vicdan, hayatın içine özgür bir bedeni mecbur kılmaktadır. Özgürlük, vicdanın kardeşidir; her ikisi de basit zevklerden ve gündelik kaygılardan muaftır.
Vicdan, özgürlük ve seçimin mabedi gibi çalışmaktadır. Ruh, bu mabedin içinde sürekli sınava tabi tutulmaktadır. Bu anlamda vicdan, yükümlü bireyi azade eden bir kahraman olarak da okunabilmektedir.
Ontolojik Bir Denklem: İnsan, Vicdan ve Saf Doğallık
Önerme: İnsan <=> Vicdan ^ Seçimler ^ Hayat <=> Saf Doğallık
Sonuç: Birinci öncül insan ise, ikinci öncüller vicdan, seçimler ve hayat; sonuç önermesi ise saf doğallık olmaktadır. Birinci öncül saf doğallık ise, ikinci öncüller hayat, seçimler ve vicdan; sonuç önermesi ise insan olmaktadır.
Bu denklik, insanın özünü vicdanın varoluşsal alanında kurduğunu göstermektedir. Saf doğallık, yalnızca doğanın değil, aynı zamanda vicdanın da dilidir. Bu dil, insanın hem iç hem de dış dünyasıyla kurduğu en derin bağın adıdır.
Vicdanın Ontolojik Niteliği: Kutsal Olmayan Bir Nimet
Vicdan, dini bir tavrı ya da kutsal bir seçimi ifade etmemektedir. Aksine, varoluştan beri insan ruhuna karışan tek dünyevi nimettir. O bir nimettir, çünkü alınıp satılamamakta, tükenmemekte ve yok edilememektedir.
Vicdan, ruhun hayatıdır; bu hayat, varoluşun tam göbeğine akar durmaktadır. İnsan, vicdanı sayesinde kendini ve dünyayı sürekli yeniden kurmaktadır. Bu yeniden kuruluş, hem etik hem estetik bir deneyim olarak insanın varlık alanını belirlemektedir.
Sonuç: Ruhun Seyir Defteri Olarak Vicdan
Vicdan, insanın aynasıdır. O, hem kararın hem de pişmanlığın gölgesinde büyüyen bir bilgeliktir. Her seçim, vicdanın sınırlarını biraz daha genişletmektedir. Her sessizlik, onun yankısını daha derin kılmaktadır. Vicdan, ruhun seyir defteri olarak, insanı hem özgürlüğe hem de sorumluluğa davet etmektedir.
Can Murat & Yeter Demir