İnsan neden bu denli korkar delilikten bilinmez ama yüzyılların yalanını zayıf bedeninde saklamaktan hiç çekinmez. Bunu büyük br ustalıkla ve korkusuzca çok iyi yapmıştır....
Nasılsın diye sorduğumda verdiğin cevap:
Kelimeler... Saflığımın habercisi... Her daim aldığım nefes gibi içimde fısıldaşırlar. Ruhum ateşle yoldaş olur, gerçeğin kellesi ayaklarımın altındayken ne kadar...
Bana göre fantastik bir eziyet tanımı var. Güldüren şeylerden korkmak, ya da bunun gibi bir şey... Hiçlik, yıkıcılık delilikle örtüşür mü bilmem ama bazen...
Ruhlar ve hayaletler her yerde... Bunu biliyoruz artık? Her gölgede irkilen, her sezgide parçalanan amansız acıların varlığını bilmeyen kaldı mı? Bu yüzden varlar, bu yüzden...
Tillich gibi, Franz Alexander da (1891-1964) Avrupa kariyerinin ardından ABD’ye gitmiştir. Alexander, Budapeşte’de dünyaya gelmiş ve eğitim almıştır. 1921–1930 yıllarında Berlin’de Psikanaliz Enstitüsü’nde ders...
Kaçtık annemle, bir bavul ve sonradan sahte çıkan birkaç mücevheri alarak,
Yük treni gibi yavaş bir trenle,
Kardan kalın bir örtüyle kaplanmış Furlana kırları boyunca.
Gittik Roma’ya...
Çok zamandır yollardayım. Kimsesiz, zavallı bir adam olduğumu anladığımdan beri nerede durmam gerektiğine karar veremedim. Zorlu ve zorunlu bir yolculuktu bu, bir hacının yakaran...