Ana SayfaDENEMEYazma ve Arınma Üzerine

Yazma ve Arınma Üzerine

‘Yazma’ ve ‘Arınma’ bağlamında burayı işgal etme hakkını kendimde bulabilirdim dolayısıyla oldukça cüretkar davranmak durumundayım —yazı izin verdiğince. Baştan söyleyeyim: yazmayan bilmez, yazacaklarım sadece yazarak kendine bakanlara rehber olabilir ya da silinip tekrar yazılabilir.

“Yazma”nın ikircikli yapısı ve söylemi hakkında: [ya da] insanın kendi kendisiyle kalarak kendine bakması, yazma eyleminin ontolojik olarak hakkının verilmesi:

Arınma, reflektif bir bakışı icbar eder. Dolayısıyla Nesneye odaklanma ve içe kapanmak etrafımızdaki şeyleri hermenötik derinleşmeyle bize sunar ve erken bir sonuç olarak hem ilham hem de arınmanın yollarını bize açmış olur. Bu bağlamda baktığımız nesne artık hizmetimizdedir ve biz ne dersek o’dur. Demek ki arınma ve odaklanma aslında  derinleşme ve entelektüel bir kendindelik ile yakından ilgilidir.

Umarsızca bana bahşedilen bir (iç) rahatlıkla, ‘Yazmak acıyı çoğaltır’ demek hoşuma giderdi aslında zira yazdıkça silinir insan, yazdıkça kendine gerekli olanı alır ve bazısını geride bırakır. Yazmak bir ikmal eylemidir: Varlığın bir ikmali. Bahsettiğiniz üzere “arınmayı” da kapsar —bu sağaltım.

Yazma eylemine kutsal bir saplantı gözüyle bakan E. Cioran; yazma eyleminin kendisi için ‘Tanrıyla konuşma’ der. Bu monolog görüntüsünde diyalojik bir sohbet/bir dertleşmedir.

Ben bu sav’a kısmen katılıyorum, “yazma”nın bir nebze dahi olsa gündelik kaygıyı dindirdiği, hatta bazı varoluş sıkıntılarını sağalttığını söyleyebilirim. Ancak şunu da unutmamak gerek, yazdıkça yük bırakırız evet ama yazdıkça farkındalık arttığı için yük de ediniriz. Bu durumda Tanrıyla konuşma bir hesaplaşmaya döner. Kısaca Varoluşun cenderesi ile karşılaşırız. Yazma bu süreçte anlık ta olsa bir rahatlama sağlar, nefes aldırır.

[…]

Odaklanma konusunda ise bir nesne ya da şey’den daha çok yazmanın kendisine yönelmek yeğdir diye düşünüyorum. Burada izlediğim yol ise nesneyi eylemle kurtararak ona asıl hak ettiği anlamı verebilmek. Buna kısaca “yazma”nın estetiği ya da metafiziği denilebilir. İnsan bu hengameden sarsılarak çıkar. Bu da bana arınmanın bir diğer boyutunu açımlar. Bu reflektif salınım dikkat çekici olsa gerek…

Derinleştikçe düşündüren düşündürdükçe arındıran tek mecradır yazmak.

Can Murat Demir

Editör (CMD)
Editör (CMD)http://www.felsefehayat.net
Yazılarını Mavi Melek Edebiyat Topluluğu, Düşünbil gibi dergilerde yayınlama fırsatı buldu. FOL Kitap öncülüğünde bazı kitapların hazırlanmasında görev aldı. Bu kitaplardan bazıları "Sorunsallıkta Yaşamak", Jan Patočka, Plotinos, "Tanrı, Ruh ve Mit", Henri Bergson. 2009 yılından bu yana felsefehayat.net'in (kurucu) editörlüğünü sürdürmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

DİĞER YAZILAR