Ana SayfaDenemeYazmak, Arınma Ya da Kendi Üzerine Uzanmak

Yazmak, Arınma Ya da Kendi Üzerine Uzanmak

Yazmak ve Arınma bağlamında burayı işgal etme hakkını kendimde buluyorum dolayısıyla —yazı izin verdiğince— cüretkâr davranmak durumundayım. Baştan söyleyeyim: yazmayan bilmez, yazacaklarım sadece yazarak kendine bakanlara rehber olabilir —silinip tekrar yazılabilir.

Bir başlık önerisi: [Yazma eyleminin ikircikli yapısı ve söylemi hakkında: ya da insanın kendi kendisiyle kalarak kendine uzanması, yazma eyleminin ontolojik olarak iğdiş edilmesi]

Söylemek söyleneni yapmak olabilir mi? J. L. Austin

Arınma, reflektif bir bakışı icbar eder. Dolayısıyla nesnenin kendisine odaklanma ve içe kapanma (iç ve dış odaklanma) tüm şeyleri hermenötik tarzda bize sunar ve erken bir sonuç olarak hem ilham hem de arınmanın yollarını bize açmış olur. Bu bağlamda baktığımız nesne artık hizmetimizdedir ve biz ne dersek o’dur. Demek ki arınma ve odaklanma aslında derinleşme ve entelektüel kendindelik ile yakından ilgilidir.

Umarsızca -bana bahşedilen bir (iç) rahatlıkla, ‘Yazmak acıyı çoğaltır’ demek hoş olurdu ancak yazdıkça silinir insan (anlam), yazdıkça kendine gerekli olanı alır, bazısını da geriye bırakır. Yazmak bir ikmal eylemidir: Varlığın bir ikmali. Bahsettiğiniz üzere “arınmayı” da kapsar —bu sağaltım. Yazma eylemine kutsal bir saplantı gözüyle bakan E. Cioran; yazma eyleminin kendisi için ‘Tanrıyla konuşma’ der. Bu monolog görüntüsünde diyalojik bir sohbet/bir dertleşmedir.

Bu sava (kısmen de olsa) katılıyorum, yazmanın bir nebze dahi olsa gündelik kaygıyı dindirdiği, hatta bazı varoluş sıkıntılarını sağalttığını söyleyebilirim. Ancak şunu da unutmamak gerek, yazdıkça yük bırakırız evet ama yazdıkça farkındalık arttığı için yük de ediniriz. Bu durumda Tanrıyla konuşma bir hesaplaşmaya döner. Kısaca varoluşun cenderesi ile karşılaşırız. Yazma bu süreçte anlık ta olsa bir rahatlama sağlar, nefes aldırır.

Odaklanma konusunda ise bir nesne ya da şeyden daha çok yazmanın kendisine yönelmek yeğdir. Burada izlediğim yol ise nesneyi eylemle kurtararak ona asıl hak ettiği anlamı verebilmek. Buna kısaca “yazma”nın estetiği ya da metafiziği (namusu) denilebilir. İnsan bu hengameden sarsılarak çıkar. Bu da bana arınmanın bir diğer boyutunu açımlar. Yazmak arınmak demek değildir, yazmak arınmanın kapılarını aralar -birçok kapıdan sadece biridir o.

Derinleştikçe düşündüren düşündürdükçe arındıran tek mecradır yazmak.

Doç. Dr. Recep Yılmaz’a ithafen.

Can Murat Demir

Editör (CMD)
Editör (CMD)http://www.felsefehayat.net
Yazılarını Mavi Melek Edebiyat Topluluğu, Düşünbil gibi dergilerde yayınlama fırsatı buldu. FOL Kitap öncülüğünde bazı kitapların hazırlanmasında görev aldı. Bu kitaplardan bazıları "Sorunsallıkta Yaşamak", Jan Patočka, Plotinos, "Tanrı, Ruh ve Mit", Henri Bergson. 2009 yılından bu yana felsefehayat.net'in (kurucu) editörlüğünü sürdürmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

DİĞER YAZILAR

Dahası - Ötekiler - BAŞKASI

Büyük Randevu

Ben kimim, neyim, nereden nereye gidiyorum, son amacım nedir, varlığım, özüm nasıldır? Dünya'mız ve üzerindeki canlılar "mukadder son'a" doğru, "zaman enerjisinin" istenen yoğunluğa ulaşmasına kadar, kendi...

Kavramlar Hakkında

İnsan bilgi sahibi olabilir: Buna bilgili insan denir ama neyi bilip neyi bilmediğinin farkında olması, bunları ayrıştırması, anlaması ve bildiğini konuşması, bilmediğini ise dinlemesi...

Anlamlı Yaşama Sanatı Üzerine

Deneyime dayalı görgül düşünen ve yaşayan insan istemese de faydacı davranmak zorundadır. Bir deneyim nesnesini tüketip diğerine geçerken geride bıraktığı nesneyi değersizleştirmek zorundadır. Ancak...

Kim Düşledi Bunca Acıyı?

"Düşler gerçektir" diye fısıldadı yoldan çıkanın biri. Hangi düşler dedim, gerçek olanları nerede? Kim düşledi bunca acıyı ve azabı? Sormak istedim. Konuştum, konuştum, konuştum. Bakındım...

Kırmızı Tanrı

Göz bebeklerimden kalbime düştün. Orada kal! Kal ki; oksijenim ol. Kal ki; tanrım yapayım seni. Sen kokayım buram buram. En acımasız zamanlarda sana sığınayım....

Hölderlin İçin

Yazılmamıştır mola vermemiz en yakın duraklarda, gerçekleşen düşlerle yetinmeksizin, sarılır ruh yenilerine, sonsuzluktadır ancak durgun göllere varmak. Bu dünyada ise düşmeyi sürdürmektir en büyük beceri. Bir kez başarmış...

Aldanmak

Ağırlık. Eziliyorum türlü türlü şeylerin altında. "Şey" diyorum, adını bilmiyorum. Kendi soluğum bir görevden öte eziyor göğüs kafesimi. Boş yere bekleşmelerim, umut ederek harcadığım onca zaman akıp gidiyor...

Hakikat, Metin, Boşluk ve Yorum

Metin’de yani var olan her şeyde “boşluk” temel koşuldur çünkü boşluk tefekkürü, tefekkür de yorumlamayı önceler. Boşluk’u kendimizce tamamlamayı dileriz. Nesnenin yoruma muhtaç olması...

Ümitlerimin Gemisi

Uzun direklerin ucuna Uzak iklimleri çiziyor duman. Beyaz köpüklü sular ardına, Gömülüyor hatıralarıyle liman. Gemim gidiyor, gidiyor Hafif dumanında Martılarıyle Gemim gidiyor, gidiyor Tayfalarının dudaklarında Şarkılarıyle, Bembeyaz güvertesinde duran, Mavi elbiseli gemicilerim Selâm, sevgi hasret taşıyor Bembeyaz...

Deha Üzerine

Dünya üzerinde her insan farklı bir karakter barındırır vücudunda, bu adli tıptaki parmak izi gibidir adeta. Bu karakterler aynı hayatı farklı yönleriyle yaşar, fakat...

Son Ol!

Kalbine dokunabilmeme bile ihtimal vermiyorken, daha fazlasını yaptın; beni kalbine aldın. Bu da yetmezmiş gibi aşkı yaşatıyorsun. Sadece elinden tutmak isterken ben, yüreğini açtın...

İyi ve Kötünün Ötesinde

Gelecekteki bir felsefeye giriş Bundan sonraki yıllar bana düşecek ödev, artık olabildiğince kesin belirlenmişti. Ödevimin olumlayan bölümünü bitirmiştim; sıra sözle ve eylemle hayır diyen yarısına...

Kusuyorum

16:28 perşembe öğleden sonra ve Schuman çalıyor sıcak duvarların altında ve ben düşlüyorum fersah fersah kayboluş! çıldırtan kalabalıktan uzak ve ben tiksiniyorum olduğum yerden ve ben içiyorum dün için ve ben kusuyorum yarın için tiril tiril hep böyle...

Çoğu Kez Bir Tanrı Kurtarırdı Beni

Çoğu kez bir Tanrı kurtarırdı beni Bağırışlarından ve değneklerinden insanların, Sonra oynardım güzelce ve güvenle, Korudaki çiçeklerle, Ve havası göklerin Oynardı benimle. Ve nasıl sevindirirsen Yüreklerini bitkilerin, Sana uzattıklarında Narin kollarını, Sevindirirdin yüreğimi öyle, Baba...

Ölüm, Huşu Olan Yoldur

Yıllar sonra sana yazıyorum. Sessizliğine, özgürlüğüne Özgür sandığını tutsak bedenine. Çok uzun süre zindanda kalışına, Nefes alamayışına. Yıllar sonra hala sana yazıyorum. Yaralarına, içine, ölenlerine Saygıyla ama sevgisizce. Yanında olamayanlara, asla olamayacaklara. Kinim...