Ana SayfaÇ(alıntı)Hayvanlara Karşı Suç

Hayvanlara Karşı Suç

Aşağıdaki pasajlar, Derrida’nın 1997’de “Otobiyografik Hayvan” başlıklı bir konferansta yaptığı, toplam on saatlik konuşmanın parçasıdır. Bu konuşmalar daha sonra, L’Animal que donc je suis başlığıyla kitaplaştırılmış, İngilizce’de de The Animal That Therefore I am adıyla yayınlanmıştır (Türkçe’ye kabaca “O Hayvan [Var] Öyleyse Varım” veya “Öyleyse Olduğum Hayvan” diye çevrilebilir). Derrida metnine, kedisinin kendisini banyoda çıplakken görmesi üzerine yaşadığı utanç deneyimini anlatarak başlar. İnsandan farklı olarak, ‘doğası gereği’ örtünmeyen, zaten hep çıplak olduğu için “çıplaklık” diye bir şeyi bilmediği varsayılan bir hayvanın bakışları karşısında kendi çıplaklığından neden utandığını sorgular.

Pasajlar, Critical Inquiry dergisinde David Willis’in çevirisiyle yayınlanan bölümden seçilmiştir. Bu bölümün tamamını okumak için bkz.The Animal That Therefore I am.pdf

Bir hayvan bana bakıyor. Bu cümle hakkında ne düşünmem lazım? Çıplağım ve bir kedi bana bakıyor, bahsettiğim gerçekten küçük bir kedi; bu kedi, ki aynı zamanda dişi, Montaigne’in kedisi değil… Hayır, hayır, yatak odamda veya banyoda bana bakan kedi, belki de “benim kedim” veya “pisi pisim” olmayan bu kedi, La Fontaine’den Tieck’e (Çizmeli Kedi’nin yazarıdır), Baudelaire’den Rilke’ye, Buber ve daha pek çoklarına kadar, kültürümüzün kedigillere yüklediği o muazzam sembolik sorumluluğu taşıyan bir temsilci veya elçi olarak belirmiyor burada.

Beni çıplakken görenin “gerçek bir kedi” olduğunu söylememin sebebi, onun yeri doldurulamaz biricikliğine işaret etmek istemem. Adı söylendiğinde karşılık verdiği zaman (karşılık vermek ne demekse), bunu kedi denilen bir türün numunesi olarak yapmıyor, hele bir hayvan cinsinin ya da âleminin örneği olarak hiç yapmıyor. Onu erkek veya dişi bir kedi olarak tanımladığım doğru. Ama bu tanımlamadan bile önce, bir gün benim alanıma giren, benimle karşılaşabileceği, beni görebileceği, hatta beni çıplak görebileceği bu yere giren şu eşsiz canlı olarak görüyorum onu. Hiçbir şey beni, burada gördüğümüzün, kavramlaştırmaya gelmeyen bir varlık olduğundan kuşku duymaya sevk edemez. Ölümlü bir varlık ayrıca, çünkü bir isme sahip olduğu andan itibaren, ismi ondan uzun yaşayacak.

[…]

İnsanın yoldaşı, komşusu ya da kardeşi olarak görmediği bütün canlılar, tıpkı el değmemiş bir ormana, bir hayvanat bahçesine, bir avlanma ya da balık tutma sahasına, bir otlağa ya da mezbahaya, bir evcilleştirme alanına kapatılır gibi, bu torba kavramın, hayvan diye uçsuz bucaksız bir kampın, bu genel cins ismin (hayvanlar değil, Hayvan) sınırları içine sokulur. Üstelik, kertenkeleyi köpekten, tekhücreliyi yunustan, köpekbalığını kuzudan, papağanı şempanzeden, deveyi kartaldan, sincabı kaplandan, fili kediden, karıncayı ipekböceğinden, kirpiyi ekidnadan ayıran o sonsuz mesafeye rağmen… İsim listeme burada ara verip Nuh’u yardıma çağırıyorum ki gemiye alınmayan kimse kalmasın.

İnsandan tek ve bölünmez bir sınırla ayrılmış, genel bir cins olarak hayvan yoktur. Çoğulluklarını, insanlığın karşısına konabilecek tek bir hayvanlık figürü altında toplayamayacağımız “canlı yaratıklar”ın varoluşunu zihnimizde canlandırmak zorundayız. Elbette bu, insan türünü diğer hayvanlardan ayıran her şeyi görmezden gelmek ya da silmek anlamına gelmiyor: animot’dan[1] homo’ya (fabersapiens ya da her ne ise) uzanan homojen ve kesintisiz bir aile ağacı oluşturmak, hepsini kapsayan tek bir büyük küme kurmak değil mesele. Bu yaklaşım da çok yaygın olmasına rağmen, böylesine aptalca bir fikri bertaraf etmek için vakit harcamayacağım. Sadece şunu tekrar edeyim: Mesele, heterojen yapılardan ve sınırlardan oluşan bir çoğulluğu dikkate almakta. İnsandışı hayvanların kendi aralarında ve insanlar ile insandışı hayvanlar arasında, şiddet uygulamaya ve kasıtlı bir cehaleti benimsemeye yanaşmadıkça hayvan veya hayvanlık denen genel kategori altında homojenleştirilmesi mümkün olmayan, muazzam bir canlılar çoğulluğu vardır. Daha en baştan, hayvanlar vardır, l’animot diyelim.

İnsan dışındaki bütün canlıların hayvan diye tek ve ortak bir kategori altına sokulması, sağlam düşünceye, zihin berraklığına veya ampirik kavrayışa karşı işlenmiş bir günah olmakla kalmaz, aynı zamanda bir suçtur. Hayvanlığa karşı bir suç değil, hayvanlara, tek tek hayvanlara karşı işlenmiş birinci dereceden bir suçtur. Yoksa, her cinayetin, “Öldürmeyeceksin” emrini her çiğneyişin, sadece insanı ilgilendirdiği, ve sonuçta sadece “insanlığa karşı işlenmiş suçlar”ın bulunduğu varsayımında uzlaşacak mıyız?

[1] Derrida bu metinde, hayvanlardan bahsederken, kendi türettiği animot kelimesini kullanacağını söylüyor. Bu kelime, Fransızca’da çoğul olarak hayvanları ifade eden animaux ile aynı okunuşa sahip – ç.n.

Jacques Derrida

www.e-skop.com

Editör (CMD)
Editör (CMD)http://www.felsefehayat.net
Yazılarını Mavi Melek Edebiyat Topluluğu, Düşünbil gibi dergilerde yayınlama fırsatı buldu. FOL Kitap öncülüğünde bazı kitapların hazırlanmasında görev aldı. Bu kitaplardan bazıları "Sorunsallıkta Yaşamak", Jan Patočka, Plotinos, "Tanrı, Ruh ve Mit", Henri Bergson. 2009 yılından bu yana felsefehayat.net'in (kurucu) editörlüğünü sürdürmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

DİĞER YAZILAR

Dahası - Ötekiler - BAŞKASI

Jacques Derrida “Biyografiler ve Felsefe”

Akademide söz sahibi olan insanlar tarafından bu güce dayanılarak kaleme alınan kimi biyografilerin bazen yazarın ölümünden sonra yüzyıllar boyunca doğruyu temsil ettiği gerçeğini göz...

“Yalnız Olmayan Yazamaz”

Şeref Bilsel yalnızlığı hem poetik hem de çağdaş bir durum olarak belirliyor. Bir yandan kaçınılmaz olana eğiliyor ama asıl şiirin ve şairin karşılıksızlığı meselesinin...

“Dört Talmud Okuması” Üzerinden Levinas Felsefesine Giriş

Levinas, ne bir felsefe ne de dini bir ritüelin parçasıdır; o insandır ve hep öyle kalmayı diler bizlerden. Bu bağlamda, ─tarifi imkânsız gibi görünür─...

Yaşama Felsefesi “Önsöz”

Yaşama Felsefesi, somut soyut tüm boyutlarıyla insan ya­şamının içine dağ yarıklarından iner gibi inmektir. İnsan yaşar. Bitkiler, hayvanlarsa yalnızca canlıdır. İnsan niçin, neye göre, nasıl yaşadığını...

Masa

Gecenin karanlığına yaklaştım. Varoluş sancım bedenime hükmetmeye başlıyor. Gün boyunca koşuşturmaca içinde olan bedenim kendi gerçekliğinin ve acısının karşısında savunmasızca geceye direnmeye çalışıyor. Çünkü...

Anayasası İnsanın

Paul Eluard için yazılmıştır Kan yasası bu insanın: Üzümden şarap yapacaksın Çakmak taşından ateş Ve öpücüklerden insan! Can yasası bu insanın: Savaşlara yoksulluklara Ve binbir belaya karşın İlle de yaşayacaksın! Us yasası...

Kullanışlı Bir Felsefe: Spinozacılık

Bir Hayat Spinoza, çağdaş yorumcularından Antonio Negri'nin yazdığı gibi çağının bir "anomali"sidir. Üstelik, 17. yüzyıl Hollanda'sı gibi bir başka anomalinin içinde yaşamaktadır -- din savaşlarıyla...

İnsan Aklı

Belki öteki varlıklarda görüldüğü gibi, insanlar için de doğal yasalar vardır; ama bizde kaybolup gitmiştir; çünkü şu mübarek insan aklı her yere karışıp düzen vermeye,...

Doğrudur

Doğrudur, ayyaşlar sevebilir geceyi bir çocuk sevilmeden ölebilir. Yetmişlik bir rakı açılır, içilir. Vıcık vıcık üzerine yapışır kederler. Müzeyyen dinlersen ağlatabilir, doğrudur... Müzeyyen okurken hüzünlü,...

Güzeldiniz

bir zamanlar sizi de sevmiştik hatırlar mısınız güzelsiniz demiştik gerçekten güzeldiniz her gece ayla beraber çıkardınız gökyüzüne gün olur güneşler doğardı aydınlığınızdan gözlerinizin şavkı vururdu duvarlara gün olur dağ...

Pragmatizm ve Hitler

Pragmatizm, en yalın söylemiyle fırsatçılığın sistematiğe büründürülmüş halidir. Dünyanın şekillenmesinde en az diğer felsefi-siyasi disiplinler kadar etkilidir. Çünkü stratejik bir silahtır ve her an...

Ne Kadar Bilinçliyiz?

A. Bilinç Nedir? Geçmişten günümüze pek çok filozof ve bilim insanı bilinci gizemli buldukları için bu konuyu araştırmaya tabi tutmuşlardır. Genel anlamda bilincin tanımı şu...

Schopenhauer Felsefesi

Felsefe bilindiği üzere hayatın içindeki rahatsız ve sorgulayan bireyin ilgi alanına girmektedir. Buradan hareketle felsefe getirdiği çözümlemelerle var olan hayatın mevcut giriftliğine veya basitliğine...

Vikinglerin Kökeni

31-Ağustos tarihli yazımda Viking dili hakkında bilgi verdim ve bir kısa Viking yazısını 6 yıl önce yorumlamıştım. Yazıda geçen boynuz sözünün anlamını açıkladım. Gerçekten...

Nymphomaniac Vol. I-II

Birçok ülkede yasaklanan ve sansürlenen Lars von Trier’in ses getiren filmi "Nymphomaniac" bence gerçekten de izlenmesi gereken bir yapım. Lars von Trier'in önceki işlerini...