Daha Sonra‏

Sigaraların birini söndürüp diğerini yakınca, zamanın çoğaldığı, uzadığı filan yok. Yazmam gereken makaleyi yazmak için sahip olduğum zamandan daha fazlası gerek bana. İçtiğim sigaranın ve kahvenin yaptığım işe hiçbir faydası yok. Biliyorum. Lüzumsuz insanlar, lüzumsuz sinir bozuklukları, lüzumsuz işler derken, belli oldu. Bu gece de sabah kendiliğinden, ben aynı sandalye üzerinde otururken geçecek. Gece, gece olmayacak yine, sabah da sabah. Hangi gün olduğunun da bir önemi kalmayacak. O gün ise belki. Ama o gün değil. O güne bir kaç paket sigara daha, bir kaç litre kahve daha var. Vizemi aldım. En sevdiğim caddede, en sevdiğim kafede kahvemi içtim. En sevmediğim trafikte takıldım kaldım. En sevdiğim evime geldim. En sevdiğim yemeği yedim. En sevdiğimi düşündüm. En sevmediğimi düşündüm. En sevmediğime küfür ettim. En sevdiğime de! Anlamak öyle mühim ki. Anlayamayanlara şaşıyorum. Anlayamadan nasıl geçecek ömürleri? Anlayamadıklarını bile anlayamayanlar ne yapacak? Rahat mı onların içi? Oysa aşikâr her şey. Hem bazen göz de duyar, kulak da pekâlâ görür. Ben susarım ve ben susarsam sen de susmak zorunda kalırsın.. İşte böyle..

Daha sonra…

Siz dünyanın merkezisiniz. Her şey sizden dışarı doğru yönelir. Evren ikiye ayrılır. Siz ve sizin dışınızdakiler. Maalesef işte ikiliği yaratan düşüncenin temeli budur. Özne ve nesne ikiliğini. Ancak her şey sizden dışarıya yöneldiği gibi dışarıdan da size dönecektir. Gerçekten özgür olursanız bu gidiş dönüşü kontrol edebilirsiniz. Fakat çoğu zaman bu geliş gidişler sizi kontrol eder. O zaman şu veya bu kişiyi şu veya bu ülkeyi suçlarsınız. İşte bu farklılık düşüncesi yaratır. Bununla birlikte bu geliş gidişler dünyadaki hayatın ritmini oluşturmaktadır. Bu geliş ve gidişler sırasında hiç bir şey kaybolmaz, her şey dönüşür. Hayat nefes alır, sizin nefes aldığınız gibi. Bu geliş ve gidişi, nefes alışı durdurursanız kısa sürede ölümle tanışırsınız. Onu kontrol edebilirseniz kendinizin hakimi olursunuz. Kendinizin hakimi olursanız sonsuz evrenin de hakimi olursunuz. İnsanın saygınlığı, kaderini değiştirebilme onu yeniden belirleyebilme yeteneğinden gelir. Yoksa kadere mahkum oluşundan gelmez.

Mine Saka

Mine Saka
Mine Sakahttp://www.felsefehayat.net/
1994 yılının soğuk bir Şubat günü, İstanbul’da doğdum. Yalova Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği mezunuyum. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Konaklama İşletmeciliği lisans öğrencisiyim. Okumaya ve yazmaya tutkum çok küçük yaşlarda başladı. Yazı yazmak benim için özgürlüğün soyut boyuttan somuta boyuta geçişidir. Az konuşan çok yazan, gezelim – görelimci , hızlı karar veren, halinden memnun, çok Beşiktaşlı, biraz ağzı bozuk, biraz kırgın, en çok hırçın, biraz da Mine işte.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

DİĞER YAZILAR