Etiketler: İnsan Hayatında Yükler ve Özgürlüğün Felsefesi

Yeryüzüne doğan her bireyin hayatı, beraberinde farklı sosyal yükler, toplumsal roller ve sorumluluklar getirir. Bu yükler, kimi zaman “görev”, kimi zaman “ünvan”, kimi zaman da “sosyal statü” olarak adlandırılır. Ancak gerçek şudur ki, çoğu zaman insan, bu amaçlar uğruna kendi özgürlüğünü kısıtlamayı seçmektedir. Peki, etiketlerin psikolojik altyapısı, sosyolojik ve felsefi boyutları nelerdir? İnsan hayatında roller ve sosyal yükler neden bu kadar belirleyici olur? Bu yazı, bireyin yaşamını şekillendiren “Etiket”lerin felsefi, psikolojik ve sosyolojik etkilerini detaylı olarak incelemekte ve insanın özgürlüğe ulaşma mücadelesini analiz etmektedir.

Etiketin Tanımı ve Felsefi Ayrımı

Öncelikle “Etiket”in tanımıyla başlayalım:

Etiket, insan hayatı üzerinde egemenlik kuran, onu kısıtlayan, modern dünyanın bir nimetiymiş gibi servis edilen, bir çırpıda insanı köleleştiren her türlü toplumsal, ekonomik, siyasi rol veya vazifeye verilen genel bir addır.

Tanımdan da anlaşılacağı üzere her bir Etiket, alternatif bir hayatı simgelemekte ve insan varlığı üzerine gereksiz bir yük bindirmektedir.

Buradan yola çıkarak “Etiket”, içeriği itibariyle her ne kadar bir sorumluluğu ve “vazife” çağrışımı yapsa da Schopenhauer’ın “mülk”ler diye tabir ettiği erdemlerden ayrılır. Çünkü filozofa göre bu mülkler insanı sıradanlıktan kurtarmakta ve onun yaratıcı, sanatkâr ruhunu ifade etmektedir. (Bknz. Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar)

Felsefi literatürde -bilhassa Schopenhauer’da- “Yaşam Bilgeliği” başlığı altında üstünlüğü, yaratıcılığı ve soyluluğu niteleyen “mülk”lerden “Etiket” kavramını ayrı tutmalıyız. Bu ayrım, konu hakkında ölümcül bir nüansa işaret etmektedir. Kısaca Etiketler, sıradan hayatın gereklerini yansıtarak gündelik hazları işaret etmektedir. Bu sebeple Etiketleri birer köleleştirici makine gibi değerlendirmeli ve felsefenin yegâne amacı olan “erdemli ve yaratıcı insanın üretim alanı”ndan ayrı tutmalıyız.

Etiketleri Aşılayan Kurumsal Yapılar

Etiket aşılayan başlıca kurum ve sivil oluşumlar şunlardır:

Televizyon
Siyasi parti
Medya
Sivil toplum
İdeoloji
Aile
Irk
Din
Dil
Devlet
Para
Kariyer
Toplum
Değer yargıları (Ahlak)
Teknoloji
Kapitalizm ve tüketim

Felsefe ve Etiket İlişkisi

Felsefe, “hakikat sevgisi” ve “özgürlük” kavramlarından referans alarak tanımlanabilir. Felsefe yapma olayı, Etiketsiz (zincirsiz) özgür bir yaşamın, saf bilgi ve hakikatin peşinde olmayı gerektirir. Bu gereklilik aynı zamanda bilgeliğin de habercisi olmakla birlikte, felsefenin insan hayatındaki vizyonunu da serimlemektedir.

Filozofu, Etiket’siz bir yaşamın peşinde olan bir peygambere benzetebiliriz. Felsefenin kutsallığı da bu noktada başlamaktadır. Felsefe, insan üzerine biçilmiş bu “Etiket”leri yeniden tanımlama yoluna giderek, onları sarsmayı ve insanın neliğine vurgu yapmayı amaçlamaktadır. Bu çabasının yegâne amacı ise hasret duyduğu “biricik insan”dır.

Etiketlerin İnsan Hayatına Etkileri

Özgürlükten Yoksun Bırakma

Hayat zaten başlı başına bir yükken, insan kendisini daha da köleleştiren para, makam, şan, şöhret gibi zırvalıklara saplanır ve hayatını bu yönde sürdürmeyi seçer.

Özsaygıyı ve Anlamını Yitirme

Etiketlere sığınan ve onların gereklerini varoluş göstergesi belleyen insan, artık nesneleşmiş ve kendi farkına varamasa da benliğini ve özsaygısını aşındırmıştır.

Yabancılaşma

Amaçların yer değiştirdiği ve hakikatlerin örtüldüğü bir hayat, insanı kendisine yabancılaştırır. Bu yabancılaşmanın sonu her zaman hüsrandır.

Sapkınlık

Amaçların yolundan sapması, yani araç ve amaçların yer değiştirmesi olayıdır. Hayatın tepetaklak edilmesini tanımlar ve değersiz olana tapma eğilimini içerir.

Aranot: Tasavvufun Konuya Bakışı

Tasavvuf kültürü, maddeye tıkılıp kalmış insan fenomenini “nefsaniyet” kavramıyla açıklamıştır. Madde âlemine dalan insan, evrendeki işleyişi ve asıl varoluşun gereklerini görememektedir. Tasavvuf, maddeyi tamamen reddetmeden, Tanrı’ya ulaşma arzusunu vurgulayarak, insan varlığının asıl amacının hakikate (Allah’a) ulaşmak/benzemek olduğunu dile getirmiştir.

Bu bağlamda:

  • Etiketlerle yaşayan insan, biçimsel ve içi boş bir haz dünyasında debelenir,
  • Madde ile yetinmeyip kendisine tapınmaya başlar,
  • Ruhsal olgunluktan yoksundur,
  • Tembelliği ve tüketmeyi sever,
  • Etiketler, maddeye müptela olan insanı yozlaşmış bir et yığınına dönüştürür. Her Etiket bir role karşılık gelmektedir; roller gelip geçici ve biçimsel konumlandırmalardır.

Yanılgının kaynağı buradadır ve bu yanılgıyı ancak felsefe ve sanatla beslenerek aşabiliriz.

Sonuç: Özgür Ruh ve Yaratıcı Varoluş

Özgür bir ruh, doğayla çatışmayan, sıra dışı ve yaratıcı bir varoluş barındırır. Bu sayede tüm gereksiz yüklerinden arınarak hayatını özgürce idame ettirmeyi amaçlamaktadır.

Yazarlar: Can Murat & Yeter Demir

1 Yorum

  1. Etiketsiz bir yaşamı öngörmek o kadar zor ki bunu bilmek bile acı veriyor. Ama yine de en azından zihinde bu yükü atmamız gerektiğine inanıyorum. Ne dersiniz sizce bu kadarına bile layık değil miyiz?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Bakış Yolları