Yavaş Yavaş Kopuyoruz: Dijital Çağda İnsan ve Yalnızlık Üzerine

Herkes yavaş yavaş kopmaktadır birbirinden. Hayat, ağır ağır çözülmektedir. Bunu her an ve her anlamda deneyimlemekteyiz. Kısa cümleler buna ilk örnektir. Kısa cümlelerle konuşmak, kısa düşünmekle eşdeğer hale gelmiştir. Cep telefonları, internet, televizyon… Hepsi bizi yaşamın özünden koparmaktadır. İletişim, modern çağın en zor kurulabilen bağı haline gelmektedir. Teknoloji, hayatı kolaylaştırırken insan ilişkilerini sessizce yenmektedir.

Artık konuşmaya, hissetmeye, hatta dinlemeye bile zamanımız kalmamaktadır. “Hey”, “nbr”, “ok” gibi basmakalıp ifadeler, gündelik dilin sıcaklığını söndürmektedir. En basit zevkleri bile yaşayamamaktayız. Birine dokunmak ya da onu gerçekten hissetmek artık uzak bir ihtimaldir. Dijital aşk, gerçek temasın yerini almıştır; farenin ucundaki sevgiliye inanır hale gelmişizdir. Hayatımız acınası bir hâl almaktadır çünkü cümle kurmayı, düşünmeyi, duyguyu paylaşmayı unutmaktayız. Unuttuğumuz tüm kelimelerle birlikte başka bir dünyaya ait hale gelmekteyiz.

Ne konuştuğumuzu bilmeden konuşuyor, refleksle yaşıyoruz. Zihinsel tembelliğe sürüklenmekteyiz. Bu hızlı ve yapay hengâme içinde okumayı da, düşünmeyi de terk etmekteyiz. Oysa kitaplar dokunmadan okunmaz; şiirler hissedilmeden var olamaz. Fakat her şey yavaşça tarihe karışmaktadır. Sessizleşiyoruz. Susuyoruz. Dahası, bu sessizliği bir erdem sanıyoruz.

Modern yaşam, yerimize hareket eden sistemlerle doludur: yürüyen merdivenler, metrolar, hızlı trenler… Bizim yerimize ses çıkaran, yaşayan mekanik düzenekler. Ve biz, ölü bir vücutlar ordusu gibi sokaklarda yürümekteyiz. Duygularımızı kaybederek, bir aldırmazlık seli içinde savrulmaktayız. Sığlaşmaktayız. Ve ne yazıktır ki bu sığlık artık bize hoş gelmektedir. Başkalaşmaktayız. Boş hayatlarımıza boş zaman yaratma telaşındayız.

Zırvalıklara adanmış bir çağın çocuklarıyız. Hayatlarımızı basitleştirdikçe anlamı yitirmekteyiz. Robotlaşıyoruz. Daha gençliğin enerjisini tatmadan yaşlanmak gibi bir kaderi seçmekteyiz. Umudu, doğallığı ve insan olmanın duyusal zenginliğini kaybetmekteyiz.

Ve belki de en acısı şu: bu çöküşün farkında bile değiliz.

Can Murat Demir

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Bakış Yolları