Ana SayfaYazarlarH. İbrahimTürkdoğanAlacakaranlıkta Bir Kadın ve Lichtung

Alacakaranlıkta Bir Kadın ve Lichtung

Göz kamaştırıcı ışınların tinsel tuzaklara boyun eğdirerek ve bir görkemli esrimenin karanlıklarını delerek geldiği atmosferde ansızın beliren yedi kafalı yılanlar, kendi şarkılarını söyleyen yunuslar, geçmişin sancılarını uğuldayarak günümüze taşıyan vahşi ormanın dilsel yapıyı kıran rengârenk formları, bilgelik görünümlü kayalar, kaynar sular gibi fokurdayarak buharlaşan kara bulutlar, mırıldanarak varlığın sırrını kulağımıza üfleyen kâhin tomurcuklar; her biri dünyanın doğuşunu anımsatacak kadar bir bütünlük resmi sunuyor: Dizginsiz bir vahşi gücün kendini param parça ederek doğurduğu evrenlerin taşkın şehvetli alevleri içinde her bir parçasını birbirinden uzaklaştırarak uzamın şehvetli dansı içinde her birini birbiriyle kaotik bir form içinde ilişkilendirdi.

Varlığın eros ve tanatos arasında kendi yasalarını kendi belirlediği bu sonsuz uzamın, insanı dilsiz bıraktığı bir atmosferde nefes almanın hüzünlü titreşimleriyle sevişen kurbağaların ikâmet ettikleri bir görkemli batağın yüzeyinde oturarak varlığın kaybolmuş şenlik bahçesini imgelerinde canlandırmaya çalışırken, alacakaranlığın gizemli renkleriyle şekillenip günün kızıllaşmasına dek sebat içinde gölgelerle sevişmenin ve savaşmanın o esir alıcı ve bilgiyi aşan, büyüleyici ruhuyla çırpınıyor; tıpkı çökek topraklarda yürürken duyumsadığı tüyler ürpertici korkunun ölümcül gücüne içsel gücüyle direnen ve kaybolmayı yadsıyan küçük çocuk gibi büyüme dürtüsünü arayarak ölümsüz ışığa yükselmeyi kendine vaat etmektedir.

Söz ve kavramların, düşünce ve fikirlerin; kısaca, usun yerini eros ve tanatosun formülsüz ve formsuz şehvetine bıraktığı yerde dile geliyor. Şehvet diyorum, çünkü evrenlerin oluşumunda kendini duyumsatan bu güç aslolandır. Bacchus, Afrodit, Kibele, Attis, Adonis, Ganymed, Pygmalion, İnanna, Minerva, Satir, Hera, Lilith, Medusa, Zeus, İştar, Şamkat, Gılgamış ve daha binlercesi şehvetin ölümsüz eserleridir. Ve her biri ölümlünün şehvetli gözyaşıdır.

Bir gözyaşıdır o da. Ve belleğinde sakladığı bir insansal yarayı mistik dalgalanmalarla kanatarak bataklığı çevreleyen tüm canlı güçleri ağlatan şarkılara dönüştürdü ve gövdesinde lânetini sakladığı erkeği, kadını, hayvanı, bitkiyi, her varolanı realizmin pençesinden çıkarıp, eros ve tanatosun şehvetiyle renklendirdi. Erkeğin erkekle, kadının kadınla, insanın bitkiyle, suyla, taş ve toprakla yüzleşip ve hepsinin birbiriyle yeniden karıştığı bir ilk şiddet atmosferinde kızıllaşmakta olan günün şehvetiyle renklendi –her biri.

H. İbrahim Türkdoğan

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

DİĞER YAZILAR