İlham Perileri ve Yazma Serüveni: Kelimelerin Doğum Sancısı

Kâğıdı kalemi boşuna yorma! Eğer onlar isterse yazabilirsin. Ama boşuna bekleme; çok nazlıdırlar, biraz da asi. Kendileri isterse gelir, istedikleri zamanda giderler. Fakat geldiklerinde sakın kaçırma onları, sımsıkı tut. Bazen çok bekletirler çünkü yazabilmen onların insafındadır. Kelimelerle uğraşanlar iyi bilir ne demek istediğimi. Biz onlara ilham perisi ya da ilham tayfası deriz. Bazen inatçı, bazen cömert, bazen de çekingen… Bu yazıda işte o esrarengiz varlıklardan bahsetmekteyim: Yazının görünmeyen sahiplerinden, ilham perilerinden.

Yazmak, İlhamın İradesine Tabi Bir Ritüeldir

Bazen yazar boşuna beklemektedir ilhamını. Çünkü ilham, kendi zamanı geldiğinde ortaya çıkmaktadır. Çapraşık duyguların, acıların ve karmaşanın içinden doğmaktadır o. Bu en doğalıdır — ve aynı zamanda en lezzetlisidir.

Yazar ise haklı olarak sabırsızdır. Kâğıdın başına geçtiğinde, mürekkebin kokusunu içine çektiğinde kelimelerin akmasını ister. O boşluğu harflerle, seslerle, imgelerle doldurmak için yanmaktadır. Ancak ilham perileri bu iştahı sürekli bölmekte, geciktirmekte, yavaşlatmaktadır.

Ne hazindir ki, yazarın istediği bu değildir. Ama bilinir ki bu sancılı süreç, tüm yazarların ortak kaderidir. Biz buna kısaca —ilham perilerinin izin verdiği ölçüde— yazma serüveni demekteyiz.

Yazma Tutkusu: Soylu Bir Ritüel, Acılı Bir Bekleyiş

Yazmak, soylu bir ritüeli andırmaktadır. Özellikle ilham perilerini bekleyiş süreci, yazar için sancılı ama bir o kadar da öğretici bir aşamadır. Belki de periler, bu kadar biricik ve vazgeçilmez olduklarının farkındadır. Bunu en iyi, yazara acı çektirerek göstermektedirler.

Bu durum, yazara karşı girişilen en kurnazca suikast gibidir. İlham perileri hınzırdır; özgürlükleri sonsuzdur. Fakat her türlü oyuna, kandırmacaya rağmen yazar bu ilişkiden vazgeçememektedir. Çünkü bu, kelimenin kutsal bir seramonisine dönüşmektedir.

Yazar ve İlham Arasındaki Gizli Bağ

Yazar ile ilham arasında kurulan bu bağ, iki farklı dünyanın garip biçimde birbirine dokunuşudur. Bu, sadece bir yazma süreci değil; iki varlığın etkileşimidir. İlham perileri olmadan yazmak eksiktir; ama onlarla yaşamak da çoğu zaman eziyetlidir.

Yine de yazar, bu eziyeti bir bekleyişin güzelliğine dönüştürmektedir. Çünkü her bekleyişte bir umut, her gecikmede bir doğum vardır. Yazmak, o doğumun sancısını taşımaktadır.

Yazar, muhtaç olduğu ilham perilerine rağmen bir külkedisini canlandırmaktadır. Cam ayakkabısını giyip kendi kelime sarayına ulaşmak için beklemektedir. Bu serüven, ümitlerle bezenmiş uzun bir bekleyiştir.

Can Murat Demir

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Bakış Yolları