Ana SayfaDenemeSinemada Postmodern Karakterler

Sinemada Postmodern Karakterler

Hepimiz kimi zaman garip hissetmişizdir. Tehlikeli, saldırgan, karamsar, kindar… Bizi korkutan bunlar değil, asıl korkumuz bu duyguların ruhumuzu ele geçirmesi aslında. İşte bu düşüncelerin ele geçirdiği vücut ve karakterlere sinemada post modern karakterler diye adlandırıyoruz.

Bazılarımız hayata kolayca adapte olabilir, bunu bir meziyet sanarak yaşar. Bazılarımız ise hayatın tüm acısını yaşar ve bu yaşadıkları onları karamsarlığa ve deliliğe iter. Bu durumu daha çok karakter ve kişilikle ilişkilendirebiliriz. Kısacası bu bir tercih işidir: Hayatı onaylamak ya da onaylamamak… Sonuçta iki farklı kişilik çıkar karşımıza: Biri hayat düşmanı diğeri hayat yandaşı. Postmodern karakterler sinemada böyle bir sürecin sonunda vücut bulmuştur diyebiliriz. Onlar inatla var olan hayatı yadsıyan (bazılarına göre) ucubelerdi.

Onlar geleceğe ya da geçmişe takıntılı tipler değillerdi. Özgün birer kişilik olarak ne geçmişe ne de geleceğe aittiler, zamansız ve mekânsız vücutlarıyla kesinlikle yaratıcıydılar. Bu özelliklerinden dolayı-ki tamamen sıra dışı bir özelliktir- sinemada bir elin parmağı kadar azdılar. Bunun bir diğer sebebi insanlığın değerlerinden uzak bir dünyada yaşamalarıydı. Bu kriterler onların unutulmayacaklar listesine isimlerini yazdırdı. Bir Joker karakterini ya da bir Maske karakterini ya da bir beter böcek karakterini düşünün. Bunları nasıl unutabiliriz?

Örneğin; Batman serisindeki Joker karakterini ele aldığımızda karşımızda normal olmayan o kadar çok şey vardı ki, böyle biriyle sokakta bile yürünmez değil mi? Joker, Batman’daki portresi itibariyle bize sadece kötülüğü ve kötü bir insanı andırıyordu. Ama en fazla dikkati çeken özellikleri arasında garip espri anlayışı, tavırları, komedyeni andıran palyaço-vari giysileri ve tabii ki keskin ve çarpıcı zekâsı sayılabilir. O aslında güvensizliğin, ikiyüzlülüğün en iyi şekilde resmedildiği bir yüze sahipti. Joker: Gotham şehrinin sanatçı pandomimcisi ve palyaçosu olarak zihinlere kazınmış en farklı karakterlerden biridir. Onun dünyası polemik gücüyle, sanatçı duruşuyla yepyeni bir dünyaydı. Bize uzak ve dünyasını anlamamızı istemeyen tavrıyla joker, sevgiden uzak, sadece kini ve intikamı için yaşayan bir karakterdi. Bu yönüyle aslında bizim içimizden çıkan fakat garip içgüdüleriyle bizi aşan bir yönü de vardı. Dünyada kaç kişi öldüreceği insanlara öldürmeden önce “sen hiç ay ışığında şeytanla raks ettin mi?” sorusunu yöneltir. Ne kadar sıra dışı bir zekaya sahip olduğunu karakterin bu sözünden de çok iyi anlayabiliriz.

Maskelerin ardında çok eğlenceli bir sureti barındıran bu karakterlerden belki de en sevimlisi, sempatiği ve tabii ki komedyeni “Maske” karakteridir. Aşka olan ilgisi ve değişken fiziğiyle günümüz kötülük anlayışından oldukça farklı bir kötülük anlayışına sahipti. Jokerden farklı olarak daha çok çizgi sinemaya ait bir karakterdi. Sinema açısından pek de derin bir duygusallığı ya da psikolojiyi içermese de “maske” karakteri, çocuklara yönelik sevimli tavrıyla unutulmayacaklar arasındadır.

Belki de, Joker karakteriyle birazcık da olsun örtüşebilecek en yakın karakter beter böcek (beetlejuice) karakteriydi. Yine karşımıza farklı bir fizik ve hatta iğrençlikle sarmalanmış bir siluet çıkıyor. Mezarlıklarda yaşayan, isminin üç kez telaffuzuyla hayata dâhil olan “beter böcek” karakteri…

absurd-karakter-sinemalar
Beetlejuice

Yönetmeni Tim Burton’un ellerinde yaşam bulan beter böcek (beetlejuice) kendi çıkarları için her şeyi mubah gören ve buna göre yaşayan bir kahramandı. Kahraman dedik; çünkü 1988 yapımı olan filmde, bu karakter bir kurtarıcı olarak müjdeleniyordu. İğrenç beslenme alışkanlıkları yanında, insani her şeyden uzak ama bizim yaşamımıza imrenen bir kahraman…

Çok itici ve hatta ağzı çok bozuktu ama çok eğlenceliydi de… Tüm ciddiyetsizliğiyle kendi çıkarlarını düşünen “beter böcek” diğer karakterlerle birlikte klişe bir özelliği yine vurguluyordu: Ortak değer yargılarından yoksunluk.

Sinemasal olarak irdelendiğinde; bu karakterler, ortak olarak şunu söylüyordu: Teatraliz, eğlenceliyiz… Sanatçı yönlerini ve tabii ki göze hitap eden görünüşlerini de unutmamak gerekir diye düşünüyorum. Çünkü onlar sıradan şeylere âşık olan tipler değillerdi ve böyle olmayı da zaten istemezlerdi. Bu onların sinema kaygısından çok sanatçı tavırlarıyla ilgiliydi ve tabii ki yaratıcılarının hayal gücüyle.

Joker, Maske, Beter Böcek ve aklımıza gelmeyen diğer post modern karakterler aslında bizim içimizdeki saklanan tüm sıra dışı içgüdülerin bir vücutta toplanmasıydı. Onlar bizim evet dediklerimize “hayır” diyorlardı. Bu yüzden bir bakıma inkârın ve inadın simgeleriydiler. Sinema gibi görsel bir sanatta bunları bize hatırlatmaları ayrı bir devasa sorumluluktu…

Bunu da unutmamak gerek diye düşünüyorum.

Can Murat Demir

Editör (CMD)
Editör (CMD)http://www.felsefehayat.net
Yazılarını Mavi Melek Edebiyat Topluluğu, Düşünbil gibi dergilerde yayınlama fırsatı buldu. FOL Kitap öncülüğünde bazı kitapların hazırlanmasında görev aldı. Bu kitaplardan bazıları "Sorunsallıkta Yaşamak", Jan Patočka, Plotinos, "Tanrı, Ruh ve Mit", Henri Bergson. 2009 yılından bu yana felsefehayat.net'in (kurucu) editörlüğünü sürdürmektedir.

1 Yorum

  1. gerçekten süper ele almışınız konuyu. “beter böcek” hariç “maske” ve “joker” bizlerin aslında olmak isteyipte olamadığı birer karakterlerdir. iç dünyamızı onlar yansıttığı için çok sevdik belkide onları. intikam gücü yüksek “joker” ve kılıktan kılığa girebilen her istediğini anında gerçeklerştiren “maske”… ama joker favorimdir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

DİĞER YAZILAR

Dahası - Ötekiler - BAŞKASI

Peygamberlik Işığı Üzerine: Ta-Sin

Bir ışık çıktı, Görünmez’in Nur'undan. Çıktı ve geri dönerek diğer ışıklara egemen oldu. Bir aydı o; diğer ayların içinde ışık saçarak kendini açığa vuran,...

Acının Verdiği

Berbat bir filmin baş aktörü gibiydim. Filmin adı: Hayat... Başrolü almama rağmen, çok sıkıcıydı, sıradandı. Bu saçmalığı üstlenirken beni izleyen gözleri farkediyordum. Her an...

Yoga

Yoga hakkında herkes az çok bir bilgiye veya önyargıya sahiptir. Ama genelde ön yargıya. Yoganın öğrenilmesi ve uygulanması yoluyla beden ve ruh disiplinin vermekte...

Edebiyatı Yeraltına Çekmek

Her insan içindeki filozofa yenik düşeceği zamanı kendi belirlediğinde gerçek vicdana ulaşmış olur. Dolaysıyla vicdanın zamansal ve sezgisellik içerdiğini görürüz. Anlatmaya çalıştıklarım sezginin açtığı...

Şiir Dili

... Bunun dışında, benzetilse benzetilse, şiir dili, metafiziğin diline benzetilebilir ki onu da bugünkü felsefe kale almamaktadır. Eğer şiir dilini bir üst dil saymaya...

Bir Marina Abramovic Performansı: Yapılanlar Kanınızı Donduracak

1979 yılında o zamanlar henüz pek tanınmamış olan performans sanatçısı Marina Abramovic, gösteri sanatları tarihinin en unutulmaz, en konuşulan ve belki de en korkunç...

COVID-19 Salgını: Tinin Yabancılaşması

2020 yılının Mart ayında başlayan COVID-19 salgını insanların yaşam tarzında ve tininde derin etkiler yaratmıştır. Genelde tin ile ruh kavramları eşdeğer sayılsa da, tin...

“Mutsuzluk Ahlaksızlıktır” Yazısı Üstüne Bir Röportaj

Yazınıza göre, ahlaksızlar ordusunun mensupları gün geçtikçe çoğalıyor. Buna dur demenin yolu yok mu? Farklı yolları vardır. Yüz yıllardan beri, Doğu bilgeliğinde, Batı ahlak düşüncesinde...

Hüzünlü Şövalye ve Gerçek: Bir Don Kişot-oluş

Ah Dulsinea, ey biricik sevgili! Asla elimi dokunmadım sana, çünkü senin gerçeğini çevreleyen karanlık gölgeler seni benden uzaklaştırdı. Ancak bilesin ki, benim gerçeğimde yaşayan...

Din Felsefesi Notları

Hocam Merhabalar ben Murat, Din Felsefesi ile ilgili olarak bu mail adresinden sizinle yazışmayı istiyorum, resmi mail üstünden felsefe yapmak bana göre yanlış... Dün...

Hissiyatın Retoriği: Manevi Fragmanlar

Gerçek, henüz işlenmemiş bir cinayettir. İnsan ise bir tahayyül. Zira, bu hayali gerçekleştirecek olan yine kendisidir. Bu yüzden bir mucizeyi bekliyoruz. Kim bilir! Şeytan, insandır. Bazen...

Son Ol!

Kalbine dokunabilmeme bile ihtimal vermiyorken, daha fazlasını yaptın; beni kalbine aldın. Bu da yetmezmiş gibi aşkı yaşatıyorsun. Sadece elinden tutmak isterken ben, yüreğini açtın...

“Sessizlik” İnsan Ses ile Lanetlenmiştir!

"Sessizlik" ve "Bilgi" arasındaki akrabalık nereden kaynaklanır? Ses ile insanın birlikte anılışı kapitalist söylemden mi ibarettir? Modern zamanlarda bilgilenmenin boyutları mı değişti? İnsanın kendilik...

Evrensel Ruh

Concord-Massachusetts bilgesi Ralph Waldo Emerson (1803-1882), bir filozoftan ziyade, popüler bir deneme yazarıdır. Kültürel özgürlük çağrısı yapan bir Amerikan milliyetçisi olmakla birlikte, görüşleri itibariyle...

Kim Düşledi Bunca Acıyı?

"Düşler gerçektir" diye fısıldadı yoldan çıkanın biri. Hangi düşler dedim, gerçek olanları nerede? Kim düşledi bunca acıyı ve azabı? Sormak istedim. Konuştum, konuştum, konuştum. Bakındım...