Ana SayfaYazarlarK. JerzyZamanın Keşişi Jerzy (3. Bölüm)

Zamanın Keşişi Jerzy (3. Bölüm)

İnsanlar doğada geçirdikleri zaman boyunca huzur duyar, yenilenir; kötü enerjilerinden arınmış hissederler. Çünkü bizlerin yaratabileceği en etkili sanatsal öğeler bile doğada bir şekilde/bir düşünce sisteminde sırıtır. Binlerce yıldan sonra geriye kalan bir kaç dikili taş gibi. Ben merkezli algılama biçimi, hiçbir zaman paylaşımcı olamadığı için enerjiyi de istediği gibi kullanmayı beceremedi. Ama doğa kullandı. Esen rüzgarla hışırdayan ağaç, uluyan bir kurt oldu. Dinlemeyi bilir doğa. Sevmeyi de. Ama artık eskisi gibi olmayacak; çünkü biz değişemiyoruz ve o, çok hızlı değişmeye başladı.

O gün yaşlı adamla güneşin doğuşuna kadar sohbet etti Jerzy. Tüm gece, köyde zevk çığlıkları kopmaya, kahkahalar patlamaya devam etti. Bir grup insan bağırışmalarla yalvarırcasına davet ediyor, kimileri müziklerle çalgılarla çağırıyorlardı. Gün doğduğunda herkes bitkin bir halde evlere dağıldı ve çevreyi tekrar kuş cıvıltıları, dalga sesleri, tatlı bir bahar kokusu saldı.

“Benim misafirim olmanı istiyorum” dedi yaşlı adam. Daveti kabul eden Jerzy eşyalarını almak için arkasına döndü, hırkasını sırtına attı ve “yola koyulmak için hazırım” dedi. Tekrar önünü döndüğünde yaşlı adam çoktan kaybolmuştu.

Bir gözü mavi, diğer gözü bal rengi olan kurt geldi bir an da. Ağzında bir bez parçası vardı. Eline aldı Jerzy ve kokladı. Evet bu amcası Rahim’in kokusuydu. O an, yine zaman durdu. Koku onu köyüne götürdü ve Jerzy daha küçük bir çocukken beslediği bir gözü mavi diğer gözü kehribar renkte olan Van kedisi Fear’ı gördü. O arkadaşlarıyla oyun oynarken Fear bütün ihtişamıyla onu seyrediyordu. Nefesi kesildiği an da gözyaşlarını tutamadı Jerzy. Tepede kalıp hüngür hüngür ağlamaya başladı. İlk gözağrısı Fear onun babası mıydı? Ve bütün vakit geçirdiği hayvanlar aslında köyde sevdiği haneleri mi temsil ediyordu?

Kurt yürümeye başladığında sanki tasmayla çekiyorlarmışcasına ayıldı Jerzy. Ayağa kalktı ve kurdu takip etmeye başladı. Ormanda sık ağaçlar arasında biraz ilerlediler. Baykuş sesleri, maymun çığlıkları geliyordu. Küçük bir çayı bir iki metrelik bir ağaç üzerinden geçmek üzereyken, aklına gelen düşünceyle bir an duraksadı. Yaşlı adam hala hayattaysa, amcası da yaşıyor olabilir miydi? Kafasını çevirdiğinde kurt ortadan kaybolmuştu. Ve çayın karşısında bembeyaz, pırıl pırıl, tertemiz bir Van Kedisiyle göz göze geldiler. Kırmızı bir kurdele bağlanmıştı kediye. Hafif hafif sallanan köprüden kolayca geçiverdi Jerzy. Kendi köyünde de, burada da seviliyor olduğunu hissederek. Bir kaç kedi daha katıldı. Hepsinin bembeyaz kuyrukları havada sanki rüzgarla dans ediyordu. Jerzy, eline yavru bir kediyi aldı ve ilerlemeye başladılar. Daha sonra kalabalık bir şekilde köye dönüverdiler. Köyde onları ziyafet bekliyordu. Ortalıkta oradan oraya koşuşan ve kırıtan güzel elbiseli kadınlar hizmet edebilmek için birbirleriyle yarışıyorlardı. Çevre ağaçlarda kuşlar izliyor, köpekler çocuklarla oyun oynuyor, tavşanlar çevrede havuç kemiriyor ve bir kaç ada kertenkelesi ortama renk katıyordu sanki. Bir şey fark etti Jerzy. Bütün hayvanların gözleri farklı renkteydi. 

O an da, amcasıyla göz göze geldiler. Masadaki 1.5 metrelik topan kefali göstererek “bunu senin için hazırlattım” dedi Rahim. Sarıldılar. Ve ziyafet başladı.

K. Jerzy

BAŞLIKLAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

DİĞER YAZILAR

Dahası - Ötekiler - BAŞKASI

Hiçleyemeyen Sanat Yolcularına

Hiçlenme, bir tür içlenmedir. Hiçleme, hiçlenmeyle yürür. Kendimize dönük hiçleme, kendimizi hiçlemedir, hiçlenme. Neden bu güzelim dünyayı hiçleyeceğiz ki? Kendimizi hiçlersek ne kalır geriye?...

Ruhumun Terkedilmiş Odaları

ruhumun terkedilmiş odalarında geziniyorum sanki her kapıda ölüm nöbette yaşayabilmek için sana yalvarıyorum sezgilerim yanıyor kan kaybediyorum ruhumun terkedilmiş odalarında geziniyorum bazen bir merdiven çıkıyor karşıma teker teker üzerimden atıyorum vazgeçtiğim...

Lirik Bir Kabulleniş Bu Sevgilim

Mavi kanatlı kelebeğin karaciğerinden bir kurşun düştü avuçlarıma Sordum sarıçiçeğe: “baban katil midir?” Yetim bir piçmişim gibi baktı yüzüme yüzüme, Yüzüm yüzünde ayrı bir yüzdü sanki Ve yırtarak...

Haneler

haneler yalnız, sessiz unutulmuş. haneler, adı bilinen sokaklarda yok olmuş. suçluyu bulmak suç sayılırken doğrularınca acılar doğurmuş yılların, yolların sancağı gönül kapılarında anlamsız kalmış. aşlar pişerken aşkın açlığında lokma lokma doyan beden bir anda...

Sergüzeşt-i Servet-i Fünun

Abdülhamit döneminde jurnalin kol gezdiği günlerinde yayın hayatına başladı. Binbir zorluğa göğüs gererek en önemli iki edebi akımın ana rahimliğini yaptı. Meşrutiyet'e, Kurtuluş Savaşı'na, I. ve II. Dünya Savaşları'na...

Öğrenmek

I - Üstat dedi ki: "Öğrenmek ve sonra bunu başkalarına öğretmek zevk verici bir şey değil midir?" - "Uzak ülkelerden gelmiş arkadaşları olmak hoş değil...

Saklımda Sen!

Kaybolan sayfalarla, Zamanın beklenen ve gelmeyen sesleriyle Gurbet akşamlarının yüreği aydınlatamayan, biçare ışıkları Yetemediğimiz, yetinemediğimiz sarhoş halleriyle… Hani demiştim ya; Şimdi ne desen hoşçakaldır, diye. Hepimiz bir bütünün parçalarıyken Seni benden, Beni...

Post-modern Anlayış Üstüne

Post-modern anlayış ya da post-modern tarz, çok fazlaca tartışılan ve üzerinde mutabık olunamayan bir kavram ve bir süreç. Bu kayganlığı onun fazlaca yeni bir...

Gündelik İşler, Nesne ve Özne Hakkında

Gündelik işler (ile uğraşmak) insanı bir nesne mi yapar? Bir şeye odaklanmak bir saplantı mı yoksa bir nimet midir? Bu sorular aynı zamanda insan...

Satanizm Dosyası

Antik Mısır çok tanrılı din ve mitolojisi ve Antik Roma-Yunan inanışında bulunan ve temelini bu kadim inanışlardan almış güçlü bir akım olan Satanizm, tüm...

Cyborg Olma Yolunda İnsan

Siborg Manifestosu’na Atıflar 21. yüzyıl itibariyle teknolojinin ilerleyişinin son sürat devam etmesi, beraberinde bir dizi problem meydana getirmiştir. Bu problemlerden en belirgin olanı ise yapay...

Kötü Hissedersin!

Bazen kötü hissedersin! Çünkü o an bunu gerektirir. Sanki yokmuş gibi tanrının emrinden çıkmak istersin. Peygamber kadar özgürsündür suç işlemede, dermanın yoktur yiyip içmeye...

“Varoluş, Çıkışsız Labirentte Bir Kovalamacadır”

İbrahim Türkdoğan’ın “Hiç/Sınır Ötesi Tümceler” isimli kitabına değinmek istiyorum bu yazımda. Kitap, Öteki Yayınevi etiketiyle basılmış; Mazlum Hancı yayına hazırlamış ve kapak/sayfa düzenlemesini Özgür...

Felsefe ve Görünmeyenler

Nedir görünmeyen? Bir fikir, bir ruh, bir hayal? Hangisi? Soruyu değiştirerek yeniden soralım: Bu saydıklarımızın hangisi daha şeffaf ve amacına uygun hareket etmektedir? Biz...

Ateş ve Karanlık

"soğuk bir gecenin içine oturdu, ve bir ateş yaktı karanlığın içinde, bir nefes çekti gecenin içinden acıları, etrafa dağıldı." düşünüyordu... neden bu karanlıkta olduğunu... ama yakalayamıyordu kafasından geçenleri... bir anda güneşi...