Gerçeğin Düşü

Foto: Serdar Bayraktar
Foto: Serdar Bayraktar

Aynı zamanın döngüsünde farklı âlemlerin tek rengi, düşler ve gerçeklerin yansımasıdır. Birbirlerinden ayrı boyutsal titreşimler ancak keskin hissedişlerle algıları besleyebilmektedir. Algılarsa öğretilen, alıştırılan ve bazen dayatılan fikirlerin içselleştirildiği kabullenilmiş durumlarla belirlenmektedir. Oysa fikir ve düşünce özgürleştikçe, buna bağlı düşler, hayaller de özgürleşecek biyolojik bedenin himayesi tutsak olacaktır. Kendi tutsaklığında kalan biyolojik beden, aklın ve ruhun kanat çırpışlarıyla her iki âlemin izlerinde doğru mesafeleri kat edecektir.

Kişi bu noktaya geldiğinde artık ayrım söz konusu değildir. Karanlığın bilinçli ışıklarını toplamış ve yolunu görür hale gelmiştir.  Durum iradenin bedensel, ruhsal bütünlüğünde aynanın ışıktan duraklarında yaptığı yolculuğudur.

Aynaya hangi alemden bakılırsa bakılsın, görünen tek yansıma kişinin kendisidir!

Soyutlar somutları, somutlar soyutları anlamlandırarak doğru bilgi için kaynak oluşturmaktadırlar. Evren hakikatin bilincindeki izleri farklı alemler, görüntüler, sesler aracılığıyla yaymaktadır. Ayırt etme gücümüz, öz bilgileri en net şekilleriyle anlamamızda yardımcı olacaktır. Fikir, gerçeği düşten, düşü gerçekten ayırmak yerine her iki boyutun yansımalarında birleştirici olmak zorundadır.

Ufka açılan irade yaşanılan hayatı en doğru şekilde anlayabilmek için, düşün – gerçekle olan dansını iyi gözlemlemek zahmetine girmelidir. Kendi ufkundan bihaber yaşayan nefesler, anlam kapılarının varlıklarından ve kendi kilitlerini açacak bilinçten mahrum kalmaktadırlar.

Aslında sorulması gereken, düş nedir, gerçek nedir sorularıdır.

Tanımlama noktasında dahi biri olmadan diğerini anlamlandırmak olanaksızdır. Tıpkı hayatımız gibi… Biçimlendirildiğimiz bu düzlemde,  ruh – beden bütünlüğü asla birbirlerinden ayrı tutularak ifade edilemez. Kişi doğru hisleri, bilgileri, incelik ve detayları taşıyarak hayatın her anında bağlı olduğu hakikatin akislerini fark ederek bilinç denizinin kıyılarına varabilir. Kişi bilinçten uzaksa eğer, yoksullaştığı ya da yoksullaştırıldığı himayeler yüzünden savrulup, sürüklendiğini dahi algılayamaz. Ayırt edici, birleştirici olarak kişinin önce kendisine ihtiyacı vardır. Birçok etkenin her an sunum yaptığı hayatın içinde benliğe kavuşmak, alemler bilgisinin doğruluğa kavuşacağı tek noktadır. Ruh ve beden bütünleşmesinde boyutlar arası farklar kalkacak , “insan” dediğimiz doğru bilinç ortaya çıkacaktır. Doğru bilincin yaydığı, aynı zamanda hissettiği titreşimler sıradan anlamların ya da oluşumların fersah fersah üstündedir. Gelişen bu durum fikri sonsuz zenginliğiyle beslerken bazı yalnızlıkları da içinde barındırmaktadır.

Gerçek olduğu çaresizliği; gerçekte yaşadığımızı sandığımız hayal aleminin görüntülerinde, yansımalarında, tatlarında, zevk ve hazlarında beynimizin algıladığı elektrik sinyallerinden öte değildir. Kişi, anlayamadığı hayata kendisini ait hissederek en büyük kaybı yaşamaktadır…

Yerler, gökler ve sayısız alemlerin bütünlüğünde kurulu düzen, algımıza sunulmuş hazinelerdir. Öyle ki, her noktasıyla birbirlerine bağlantılı sarmallardan ibarettir. Evreni gerçek anlamda fethetmek isteyen kişi, öncelikle düş ve gerçeğin aynasında siluetiyle tanışmak zorundadır.

Herkes ve her şey için bilgi aktarımı özden özedir. Bunun farkına varan bir kimlikle, yalnızca yaşadığı bedenin telaşlarına aldanan kimlik asla aynı renkleri görmemektedir…

“İnsan” doğru gerçeğe ulaşabilmek için boyutlar arasında düşsel yolculukların içindedir. Aktarımlar ve doğru izler bulundukça gerçekliğine inandığımız bu alemde, düş sanılan yansımaların sahip olduğu o tek ışığa varılacaktır.

“O” ışık ki:
düşü gerçek, gerçeği düş kılandır…

Serdar Bayraktar

#Konuyla alakalı Varlık E. yazısı için tıklayınız.

Serdar Bayraktar
Serdar Bayraktarhttp://www.felsefehayat.net
1984 Ankara doğumlu, memur bir ailenin küçük çocuğuyum. İlk ve orta dereceli okulları Ankara'da okudum. Niğde Üniversitesi Radyo Tv Yayımcılığı 2006 yılı mezunuyum. Resim ve müziğin de önemli yeri olduğu hayatımda yazmak çok daha heyecan verici bir duygu. Bu yüzden yazmayı her şeyin önünde tutuyorum. Ankara'ya aşığım ve hayatımı orada devam ettiriyorum.

2 YORUMLAR

  1. Bazı yerlerde Mevlana, bazı yerlerde Ruhselman etkilerini gördüm adeta. Serdar sende daha doğrusu yazdıklarında zaten bu uhrevi havayı seziyordum, yanılmamışım… Yazılarındaki bu mistik hava ve o huşunun derinliği hoşuma gidiyor…

    • hayat rüzgarı tenden tene, yürekten yüreğe aynı hisleri büyütür.
      hepimiz seslerin yankılarıyız, duyulanların birliği bundandır.
      saygılarımla…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

DİĞER YAZILAR

Dahası - Ötekiler - BAŞKASI

Valentin ve Sınırsızlık Kapıları

Boşluğun oluşturduğu boyutlar geçit kapılarını anahtar olarak sunmaktaydı. Valentin kendi odasında durmadan bu cümleyi düşünüyordu, artık 27 saat olmuştu ki kendi odasını terk etmiyordu. Beynine...

Yaralarım Benden Önce de Vardı…

Ernst Jünger, Mermer Yalıyar, çeviren Ersel Kayaoğlu (İstanbul: Can Yayınları, 1996), 128 s. Metafiziği altetmek, demişti Heidegger, imkânsız! O, basit bir felsefi eğitim yöntemi değildir. Sanki...

Antik Yunan: Eco’nun Bütüncül Tarih Anlayışı

Umberto Eco çok katmanlı bir yazar, akademisyen. (Bir önceki yazı, 16.yy Rönesans Dönemi için buraya tıklayınız) Eserlerinde kullandığı yazım teknikleri bakımından da oldukça zengin...

Talaz Ana Öldü!

Ölüm haberi, saniyenin milyonda biri kadar bir zamanda modelin tüm sahipleri tarafından duyuldu. Azler: Ölümü gizlenmeye çalışıldıysa da engel olamadılar. Bundan on bin yıl önce,...

Yokluğun Peygamberi ve Olmayana Öğütler

Yokluk... Eksiksiz bir konfor. Çok iyi. -Hayır değil. Olmayanı sevmemeli, özenmemeliyiz. Cümlelerin zehir gibi. O halde insan iyidir. -O da hiç olmadı ki. Henüz olmamışları özleyemeyiz. Bilmem… Kim...

Yaradılışımdan Savaşçıyım Ben!

Savaşa gelince, o başka şeydir. Yaradılışımdan savaşçıyım ben. İçgüdüdür bende saldırmak. Düşman olabilmek, düşman olmak, –bunun için güçlü bir yaradılış gereklidir belki de; en...

Sex, Lies, and Videotape

"Bütün erkekler pisliktir ve cinsellik bana göre değil" diyen bir kadın aşık olabilir mi? Sex, Lies, and Videotape, "cinsellik" üstüne yapılmış ilginç bir film, aşk...

Her Gece Bambaşka Kişiliklere Bürünme Riski

"her gece bambaşka kişiliklere bürünme riski nasıl hissettirir bilir misiniz? her gece başkasının ruhunda ya da başkasının koynunda bulmak kendini. gerçek insanların ve gerçek kimliklerin olmadığı...

Max Scheler ve Hiç

Max Scheler (1874-1928), insanın düşüşten kurtuluşunu birincisi dogmayla ikincisi tinle aşılabileceğini ileri sürer. Şöyle der: hiççiliğin aşılması aşamasında tanrılar yaratılır. Scheler, tanrıların karşısına tini...

“Yaygın Yanlışlar Ansiklopedisi” Zehir Zemberek Bir Eleştiri Kitabı

YAYGIN YANLIŞLAR ANSİKLOPEDİSİ                                            ...

Direnmenin Estetiği

Varoluşun ereği sorgulandığında, bu dinamizmin altında zorunluluk yasasının yattığı dile geldi, ve bu yasayı idrak edenler artık özgür iradeleriyle onun üzerinde egemenlik kurabilirlerdi. Özgür...

Hegel: Diyalektik, Çelişki ve Bütünlük

Diyalektik düşünme tarzının merkezinde olan, kavrama anlam kazandıran ve böylece bir çerçeve çizen çelişki kavramıdır. Çelişki kavramı her durumda bütünlüğü düşünme ve kurma çabasından...

The Sunset Limited

The Sunset Limited sadece diyaloglar üzerinden ilerleyen bir film, Tommy Lee Jones'un yönetmenliğinde harika bir hikaye. Ne dijital efekt ne de 3. kişiler var......

Akıl ile Zeka Arasındaki Fark Nedir?

Akıl aslında bir kabiliyettir, zeka da öyle. İkisi arasındaki en önemli fark, bir başkasından akıl alabilirsiniz ama zekayı asla. O, her insanın kendisine mahsustur. Bir...

Seri Katiller ve Psikolojileri

Onlar katil ve birer cani bazılarına göre sadece deli hatta dahi. Yakıştırılan bu sıfatlar, suç ve cinayet tarihinde seri katillerin büyük ilgi çekmesine neden...