Ana SayfaDenemeParanoyanın Haklılaştırılması

Paranoyanın Haklılaştırılması

Paranoya, Yunanca’da aklını kaçırmayla (παράνοια) eşdeğer, şüphenin bilinçaltında sürekli canlı tutulduğu ve tazelendiği hastalığın adı. -wiki

Ama bana göre paranoya, tecrübelerin ayakta tuttuğu sağlam bir psikolojik durumu ifade ediyor. Sağlamdır, çünkü yolunuza tecrübeler ışık tutar. Her insan tehlikedir, her karanlık belirsizdir, her çığlık ölümü çağırır. İşte benim gözümde paranoyanın haklılaştırılması budur. Hayatın yaşanabilirliği duygusunu yitirip her şeye, olan veya var olmayan her şeye önsezi olarak bir düşmanlık beslemektir. Bu durum, hayattan cayma yerine onunla farklı bir dilden konuşmaya benzer. Lisanı değişen insan tabii olarak farklı bir fizikle yaşar, diğer insanlardan ayrılır, duygu yoğunluğu ve korkunun endişeye eşlik etmesinden olacak ki, hep tetiktedir. Sağlıksız gibi görünen bu tavır, eğer kontrol edilirse tehlikeden uzak bir yaşamı büyük ölçüde sağlar.

Paranoya, rahatsızlığın içinde ruhun barışını arama sanatıdır. İnsanın kendi içindeki haklı huzursuzluğu simgeler, gündelik yaşamda ise güvende kalmayı ve yaşam süresini uzatabilmeyi temsil eder. Hastalık bu yönüyle öngörü sağlar, yaşanan tecrübeler ışığında insan, önsezisi gelişerek, geleceği tahmin etme yetisine kavuşabilir. Ortalama insanın davranışlarını ve içgüdülerini tahmin etmek kolay olduğundan, bu hiçte olanaksız bir şey değildir. Hastalık bu haliyle bir yerde üstün yetenek bağışlar, (kehanet ya da öngörü yeteneği) ancak bu insanın elindedir, eğer klasik semptomlara kaptırılır ve pes edilirse, aşırı şüphe ve endişe intihara kadar götürebilir.

Hastalık, yaratıcı ruhlara farklı bir dünya ve tasarım bahşeder.

Paranoya, hayatın geliştirilmesinde ve yaşamın uzatılmasında asla bir ruh hastalığı değildir, sadece bir duygu zehirlenmesidir, tıpkı aşk, ya da ölüm korkusu gibi. Tek farkı, insanın bu durumdayken gerçeği ve olacakları önceden tahmin edebilmesidir. Aşkta ve ölüm korkusunda gerçeklik algısı değişir, zaman kavramı yitirilir, hiçlik sürekli olarak çağrılır. Bu yüzden paranoya, diğer sayılan duygu iklimlerinden farklıdır. Hastalık yetenekli ruhlarda sanatçı yaratıcılığına, müziğe ve şiire dönüşebilir.

Şüphe ya da aşırı endişe kaynağı denilen şey, her bünyede farklı bir semptom gösterir, hayatın her alanında olduğu gibi hastalıklar üstün yetenekli ruhlara her yönüyle farklı bir duyu katar, ben buna inanıyorum. İşte bu yüzden sanatçı ruhlar ve üstün kişilikler hastalığa inanmaz ve her hastalığın farklı bir kapıyı açacağını bilirler.

Can Murat Demir

Editör (CMD)
Editör (CMD)http://www.felsefehayat.net
Yazılarını Mavi Melek Edebiyat Topluluğu, Düşünbil gibi dergilerde yayınlama fırsatı buldu. FOL Kitap öncülüğünde bazı kitapların hazırlanmasında görev aldı. Bu kitaplardan bazıları "Sorunsallıkta Yaşamak", Jan Patočka, Plotinos, "Tanrı, Ruh ve Mit", Henri Bergson. 2009 yılından bu yana felsefehayat.net'in (kurucu) editörlüğünü sürdürmektedir.

BAŞLIKLAR

10 YORUMLAR

  1. Ben de bir paranoyağım…ama testi hayatta yaptım :) ve ayrıca içimde oluşturmuş olduğum başka biriyle konuşmaktayım…bazense beni öyle ele geçiriyor ki,başkalarını yoldan çıkarmada ustalaşıyorum… ve böyle duygusal sahneler, şiirler, hikayeler,duyunca beni daha da ele geçiriyor… aşktan korktuğum doğrudur… insanlara şüpheyle yaklaştığım da doğrudur…beni buyuk birinin uzaktan takip edip test ettiğine inandığım da doğrudur…

    kimseye güvenmem, özellikle de bir kadına sadakati konusunda asla!ve başka nedenlerden dolayı da paranoyak biriyim…bazen üzüldüğüm de bundan zevk alırım. ve güzel şiirler yazarım…

    onlardan birini sizlerle paylaşmak isterim… eğer yasak değilse…

    Yaprak onu ağaçtan alıp götürsün diye rüzgarı beklediği gibi bekler bazen insanoğlu…
    bazen de kırılmayı bekleyen sessiz bir tas gibi sessizce…
    iste bende o rüzgarın o yaprağı o ağaçtan alıp götürsün diye koşarken çarptığı,
    yüzünden, dudaklarından, saçlarının arasından süzülüp geçtiği o insan oğluyum…
    Ve bazen dokunmak isterim o rüzgar gibi…
    okşamak isterim uzaktan sevmeye mahkum olduğum halde…
    sevgiyle bakarken korkuttuğum halde…
    bazense dokunup hissettiğinin onu hayal ederken yalnızlık mahkemesinde anlayanım…
    hayatim tas gibi sessiz, rüzgar gibi hızlı geçip giderken ben mumun fitilini saran ateş gibi dolanırım düşüncelerimin başına…

  2. şizofren olmak iyidir Ercan :) sakın yok edebiyat yok felsefe gibi şeylerle o nimeti harcama, Can’a inanıpta :) delilik iyidir takıl sen … arada bi duvarla da konuş hep kendinle konuşma bu arada, yön degiştirme…. :)

  3. şizofreni de iyidir Ercan, tabii edebiyata, sanata ve felsefeye yönelirsen, yoksa ki mazallah direk tımarhanelik olursun, bu fazladan enerjiyi boşaltmazsan başına kötü şeyler gelebilir… eğer sadece şizofren olursan ki artık şizofrenler toplumsal hayata karışabiliyorlar, sana sadece deli derler…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

DİĞER YAZILAR

Dahası - Ötekiler - BAŞKASI

Hakikat Hakkında

Herkesin mizacı ve varoluş amacı farklıdır. Bunlara uygun olan ilgi çeker, hoşa gider. Fakat genç yaşlarda bunların fark edilmesi oldukça zordur. Bilgiyi alıp, kendi...

Sinemada Postmodern Karakterler

Hepimiz kimi zaman garip hissetmişizdir. Tehlikeli, saldırgan, karamsar, kindar... Bizi korkutan bunlar değil, asıl korkumuz bu duyguların ruhumuzu ele geçirmesi aslında. İşte bu düşüncelerin...

Şarkı

Selim kapının arkasında tir tir titriyordu. “Daima bu şarkıyla bitanem, hadi, daima bu şarkıyla, ne olur devam et.” Yasaklı ve coşkulu bir sevişmenin hüzünlü bir şarkıya...

Ümitlerimin Gemisi

Uzun direklerin ucuna Uzak iklimleri çiziyor duman. Beyaz köpüklü sular ardına, Gömülüyor hatıralarıyle liman. Gemim gidiyor, gidiyor Hafif dumanında Martılarıyle Gemim gidiyor, gidiyor Tayfalarının dudaklarında Şarkılarıyle, Bembeyaz güvertesinde duran, Mavi elbiseli gemicilerim Selâm, sevgi hasret taşıyor Bembeyaz...

Tüm Sözlerin Bittiği Yerdeyim

Minik bir göçmen kuşun çığlığında yakaladım sabahı. Ne gece ne sabahtı zaman... Sonsuzluğun gri örtüsünü yırtmak üzereydi güneşin ilk ışıkları. Öylesine bir günü kucaklamak...

Aceleci İnsanların Hayata Dair Söyleyecekleri Var!

Bir ara sevişmeyi denediler, olmadı; yaptıkları her eylem, aceleciliğin vermiş olduğu o zorlayıcı özgürlük duygusundan kıvranıyordu. Yapamıyorum, yoruldum artık, sen yorulmadın mı? Hayır, yorulmadım,...

Plotinus

Bu çalışmadaki amaç, öğretisinde kendisini insanlığın içsel (batıni) hakikatine adayan ve insan hayatının amacının esrime (extase) sayesinde Tanrı ile birleşmek olduğuna inanan Plotinus'un felsefesini...

Müzik ve Ruh -II-

Eğer müzik akla ve duygunun üst katlarına seslenmemiş olsaydı ona sanat diyemezdik, onu basit gösteri danslarının estetik katına alırdık. Bütün sanatlar içinde, yapısı gereği,...

Sonbahar ve Sen

Sonbahar, adı üstünde son liman. Sen olmadan nasıl geçecek göreceğiz. Dediğin gibi "sensizlik ağır bir ölüm " mü yoksa "mutlak bir sessizlik" mi olacak...

Karanlık Benim İçin Geliyor

Karanlık benim için geliyor. Her acımın içine, saflığıma ve içgüdülerime sızıyor. Kanatlarına alıp benliğimi uçuruyor. O kadar içten ki, sanki benim için yaratılmış... Sanki...

İstanbul Kitap Fuarı’nın Teması Felsefe

Bu yıl 35. yaşını kutlayacak, TÜYAP ve Türkiye Yayıncılar Birliği ortaklığında düzenlenen Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın teması ve onur yazarı belli oldu. Kitap fuarı...

Suya Yürüyen Kavim

Sokaklarda hayatı öğretip, tanrıyı öğütleyen peygamber gördüğü her insana ahlakı anlattı. Tıpkı Zerdüşt gibi yalnızdı. Kalabalığa yanaştı ve beklemeden sordu: - Hayatı göreniniz oldu mu? Kalabalık:...

Her Gece Bambaşka Kişiliklere Bürünme Riski

"her gece bambaşka kişiliklere bürünme riski nasıl hissettirir bilir misiniz? her gece başkasının ruhunda ya da başkasının koynunda bulmak kendini. gerçek insanların ve gerçek kimliklerin olmadığı...

Hiç ile Onto-erotik Bir Dans

Sevgilimin, "Ruhun solucanlarla dolup taşan bir teknedir -senin. İstersem dilimle her birini çıkarır usuna serpiştiririm ve izlerim dehşetimin etkisinde gösterecekleri edimleri. Bu, haz verebilir...

Sabahın 7’si

Sabah sabah her yer çığlık, her yer ıslak ve ben sadece yürümeye çalışıyorum bu hengâmede. Tabii ayaklarım tutarsa, zihnimi boşaltabilirsem. Unutma! Sokaklar izin verirse nefes...