Senin ellerinde gümüş zambak gülüşlerin var
Yüzüme imza tutan esmer altın kırbaç dokunuşların
Bağrında tomurcuklanan, umudun sallanan başaktan dirliği
Baharı haykıran ruhununun mezardan kalkan perçemleri
Yürürlükte ki yıldızların, yüzüne düşen yaprakların cıvgınları
Mevsimlerinin burgulu papatyalari, kaderin kokan çiçeklerin sarı açan salkımları
Senin bu ellerindeki gülüşün, benim tuttukça yürürlüğe giren yüzümün hüzünlü yalazlanışı var
Kelepçe vurulmuş, güz yapraklarının göz bebeklerine
Senin bu ellerinde kışa inat alaca baharın mahpusluk şansı var
Yılların aşkıyla dans eden hüzünlü ihtilali.
Yanaklarina oturmuş ayın berrak doğurgan yüzü
Kelimelerinin kamelya açan tılsımlı sözleri var
Siyah bungun dolanır saçlarının zil çalan ahengine, sakın ola bensiz dokunma
Beni senin dizine kapak yapan kasvetli bir cennet var
Senin bu ellerinde ki gülüşün, benim tutamayıp güz yapraklarına hepten ters kayışım var.
Uğurcan Kaçmaz