Ana SayfaYazarlarGecenin Bitimi

Gecenin Bitimi

Gecenin bitimiyle sabahın başlangıcına yakın bir saatti. Gökyüzü koyu maviydi. Gecenin nefesinden kopan bir serinlik vardı.

Bir gecekonduda açtı gözlerini. Kendine başka bir yer bulmalıydı. Rahat etmemişti ruhu burada. Çıktı, yürümeye başladı. Kendini dinlemek yerine sokağı dinlemeyi tercih etti. Sokaktaki tek ses, eski bir bar kapısında asılı olan levhanın çıkardığı ironik sesti. Kapıya doğru yürüdü. Levhaya bakakaldı. Levha eski ve paslıydı tıpkı geçmişi gibi. Her şeyi arkasında bırakmak istercesine gülümsedi ve içeri girdi. Her zaman ki taburesine oturdu, o gülümseme yüzünde yoktu ama ruhuna kan gelmişti.

Biraz hüzün ve geçmişin paçavraları…

Alkol… Hüzünlerin üzerinden geçip gidiyordu, saatler ise geçmişin paçavralarına takılıvermişti. Tik-taklar kafasında bir roman yazacak kadar canlıydı. Hüzünler yavaşça sarhoş olurken, birden tabureden kalktı ve sokağın uzuvlarına dalıverdi. Zig-zaglar, düşünceler… Hüzünleri salıvermek istiyordu ruhundan. Her sokağa girip çıkıyordu bu yüzden. Sokaklar onu kabullenmiyordu.

Yürüdü, yürüdü…

Şehir merkezinden birkaç sokak arkası… Korna sesleri, fahişelerin istemsizce kahkahaları, tiner kokuları. Giderek gürültüler artıyordu. Trafiğin içine bıraktı kendini. Arabalara çarpa çarpa karşıya geçti. Gürültü, onu kendine getirecek gibiydi ama olmuyordu. Bir kaldırım köşesine çöktü kafasını dizlerine koydu. Bu kaldırımda bir anısı vardı. Tanıdığı bir fahişenin her gece dikildiği yer değil miydi burası? Kadının bütün hatları canlandı gözünde. Nasıl gelmişti buraya? Onu kabul etmeyen sokaklar mı atmıştı buraya kestiremiyordu.

Hüzünler ne düşüneceğini perdeliyordu. Buraya gelmişti bir şekilde şimdi “gitme vakti” diye haykırdı tiktaklar. Geçmişin yardımıyla ayağa kalktı. Işıklar sönmüştü. Kendisini kabul etmeyen sokaklara daldı. Hüzünleri tek tek seçerek bıraktı. Yürüdü… Barın kapısına yaklaşırken aynı gülümseme belirdi dudaklarında. Bara girdi. Bıraktığı tabure hala boştu. Sadece bardaki insanlar değişmiş diye geçirdi kafasından.

Tik-taklar canlandı ve romanı yazmaya başladı. Adamın kafasında şair ruhlu bir bebek canlandı. Bir bebeğin kafasındakileri anlamak için bir şair mi olmak gerekiyordu “yoksa bir fahişe mi” diye düşündü.

Tiktaklar eskimiş kağıtlara fahişenin geçmişi yazarken, önündeki eskimiş masaya kafasını koydu ve kendini anlamak uğruna hala gözlerinin önünde duran o fahişeye büründü.

Gecenin bitimiyle sabahın başlangıcına yakın biriydi. Felekten bir gecede o kaldırımda, fahişenin kırmızı dudaklarında bulundu cesedi. Tiktaklar intihara meyilliydi, hüzünlerse sarhoştu.

Ferid Taş

Konuk Yazar
Konuk Yazarhttp://www.felsefehayat.net
Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız makalelerinizi themetallords@hotmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

DİĞER YAZILAR

Dahası - Ötekiler - BAŞKASI

Aklı Başında Deliliğin Fenomenolojik Savunusu “Meydan Konuşması”

Nostalgia, silkelenme ve ayıklanmanın mecrasına konumlanır: Yönetmen kamerasıyla, düşünmenin fenomenolojik ve tumturaklı dünyasına cesurca sokulur. Bunu neden yapar? Düşünmeliyiz: Tarkovski "Sinema nedir" sorunsalının yaşantılarımız...

Modern Yalnızlıklar

Yalnızız... Bizler tanrının imalathanesinden özenle yaratıldıktan sonra seçilmiş kadar şanslı ve o şansın yaver gitmeyeceği bir gerçeğin yüzümüzdeki soğuk tokadı, enselerimizdeki keskin nefesi kadar...

Defolun‏

Seni çok ama çok seviyorum. Karanlıkların koynuna sığınmış atmayan kalplerin Tanrıya yalvarmalarından daha fazla umutluyum. Seni çok ama çok seviyorum. Kefenim olman için yalvarıyorum...

Ruh Boşluğundan Yazılanlar

İnsan açıp eski yazılanlara bakınca acısını hatırlıyormuş, sadece zaman girmiş araya, sadece kelimeler, özneler ve yüklemler değişmiş ama acı kalıcıymış. Kalıcı. Hayatı uzun bir...

Liman Kırıntıları

Bahamalı martılar beni çağırdı bir ikinci bahar gecesi. Yalan söyledim yırtık blucinli tayfalara Seni sevmediğimi söyledim. Oysa rıhtımlar en şarkılı dalgalarla yıkanıyordu Midye kabuklarında sakladım gözyaşlarımı; Hastaydım kırık kötümser bir öksürük yapışmıştı boğazıma Seni...

D&R Kitap Sevgisini Tüm Türkiye ile Paylaşıyor

Kültür, sanat ve eğlence ürünleriyle okuyan ve keşfeden bir toplumun oluşumuna katkıda bulunan D&R, Herkese Kitap Vakfı işbirliğiyle ve kitap okumayı teşvik etmek ve...

Demokrasi ve Özgürlük

Avrupa’da Rasyonalizmin Yükseliş ve Etkisinin Tarihi (1865), Augustus’tan Charlemange’a Avrupalı Ahlak Kuralları (1869) ve yedi ciltlik On Sekizinci Yüzyılda İngiltere (1878-1890)...

Machete

Rodriguez kanlı oyunlarına devam ediyor. Machete, her zamanki gibi adeti bozmayarak fışkıran kanlara ve uçuşan kellere ev sahipliği yapıyor. Tıpkı diğer Rodriguez filmlerinde olduğu...

Yalnızlık Doğumdur Sürüp Giden Yetim Yetim

Yalnızlık... Nedir yalnızlık? Kaç çeşittir? Yaratılan ve yarattığımız yalnızlık mıdır sadece yalnızlık? B'aşka çeşit yalnızlık yok mudur? Cami tuvaleti kapılarının sırtına tükenmez yalanıyla satılan bir kalemle yüklenmiş...

Kinyas ve Kayra

... "Seni Kinyas en son Fransa'da görmüştüm. Paris'te. Ama Kayra, seni en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum. Neyse, önemli değil. Çok zaman geçti sonuçta...

Ölüm Üzerine Bir Konuşma

Giriş (Ölümün Doğuşu) “Enkidu bir vahşi adamdı, hayvanlar arasında bir hayvan. Günün birinde bir kadın bir su kenarında onun karşısında soyundu Ve o da karşılık verdi. O...

Deha Üzerine

Dünya üzerinde her insan farklı bir karakter barındırır vücudunda, bu adli tıptaki parmak izi gibidir adeta. Bu karakterler aynı hayatı farklı yönleriyle yaşar, fakat...

Hiçlik, Göbeksizlik

Bilinç ve bilinmezlikte... Hiçlik, Aşkınlık, Fena, Göbeksizlik... Sürekliliğin, değişkenliğin ve bilinmezliğin akışı ile yetkin merakın 'oluşlarla devinimini' sürdürmesi, 'hiçlikte varoluşun' hikayesini, yazı dilinin döndüğü kadar motiflerle...

Mutluluk

Ey mevsimler, ey şatolar! Deyin kusursuz kim var? Ben de herkes gibi tuttum Büyülü mantığı denedim. Selâm Gal horozuna selâm Selâm her ötüşünde selâm Hevesten, arzudan oldum Görün sıfırı tükettim. Yedi bitirdi...

Şeytan Ayetleri

Hijab, yani Perde, Cahilia’nın en ünlü genelevinin adıydı. Şıkır şıkır su akan avlularında palmiyelerin bulunduğu kocaman bir saraydı. Bu avlular şaşırtıcı bir mozaik oluşturarak...