Ana SayfaÇ(alıntı)Acısız Bir Dünya

Acısız Bir Dünya

Adeta hayatımızın bir parçası olan acı ve ıstırabı zaman zaman hepimiz hissederiz. Acı, hissi bir işaret ile başlar. Organizmamız için tehlikeli olarak kabul edilen bir şey ile sinir uçlarımız uyarıldığında alarm olarak acı hissedilir. Omurilik yoluyla beyine milyonlarca işaret gönderilir. Bu işaretler daha sonra sınıflandırılır ve beynin acıyı ifade eden daha üst bölmelerine bir mesaj yollanır.

Sonra, beyin önceden kaydedilmiş mesajların arasından bir cevap seçer. Acı hissi ilk anda pek hoş bir şey olarak kabul edilmeyebilir. Ama eğer, vücudumuz acı hissetmez bir yapıda olsaydı, hayat zannettiğimiz gibi çok daha “tatlı” olmayacaktı. Lepra (cüzzam) hastalığında acı hissi kaybolur. Bu yüzden cüzzamlılar kendilerini acıya karşı koruyamaz, dokularını parçalayacak bir tehlike ile karşılaştıklarında kendilerini uyaracak bir sistemden mahrumdurlar. Bu yüzden derileri yarıldığı, hatta kemikleri göründüğü halde, yürüyen veya koşan hastalar görülebilir. Bu da çürümenin devamına yol açar. Bazen bir şey almak için ellerini ateşe bile sokabilirler, çünkü acı duyguları yoktur. Kendilerini öldürmeye karşı tam bir kayıtsızlık içindedirler. Hindistan’da lepra üzerine çalışma yapan Dr. Paul Brand (*), acı hissi olmayan hastalarla çalıştıktan sonra, acının Batı’da sanıldığı gibi evrensel bir düşman olmadığını, aslında bizi bedenimize zarar vermememiz için uyaran ve koruyan önemli, nazik ve karmaşık bir biyolojik sistem olduğunu görmüştür. Acının tatsızlığı, o nefret ettiğimiz yanı bizi korumada, tehlikeye ve yaralanmaya karşı uyarmada etkili olmaktadır. Acının bizi üzmesi, tüm insan organizmasını problemin üzerine eğilmeye zorlamaktadır. Her ne kadar, bedenin bir dış koruma zırhı oluşturan ve bizi acıdan çabucak uzaklaştıran otomatik refleksleri varsa da, tüm organizmayı işe karışması ve bir tepkide bulunması için harekete geçiren ve zorlayan da bu tatsızlık duygusudur. Aynı zamanda acı ile gelen tecrübe, hafızamıza kazınır ve tekrarlandığında tehlike alarmı çalarak bizi korur. Aynı şekilde, çektiğimiz acılarda bir anlam bulmak, hayattaki zorluklarla başa çıkmada bize yardımcı olur. Fiziksel acının amacını anlama, acı karşısında çektiğimiz ıstırabı azaltabilir. Hayatın acı olmadan geçmeyeceğini bilmemiz vakitsiz gelen acıya karşı sağlıklı bir şekilde hazırlanabilmemizi sağlar. Acı hakkında, “Bedenimizin bizim için hayati derecede önemli bir konuda, dikkatimizi çekecek en etkili yolla yaptığı ikaz” diye düşünmeye başlarsak, bu konudaki yaklaşımımız değişecektir. Ve acı hakkındaki tutumumuz değiştikçe, ıstırabımız da azalacaktır. Dr. Brand, acı hakkında incelemelerinden sonra “acıya minnettar olmamız bile gerekir” demektedir. Acıyı tecrübe etmek, algılama sistemimizi de çalıştıracağından faydalıdır. Acının bir diğer faydası da genellikle iyileşmeye yardımcı olan faaliyetleri harekete geçirmesidir. Bedenin geri çekilmesi, dinlenmesi, yavaşlaması, metabolik hız ve azaltılmış aktivite gibi tepkiler organizmanın iyileşmesini hızlandıracaktır. Fiziksel acı, bir bedene sahip olduğumuz duygusunu bize hatırlatarak bedenimizin tümünün farkına varmamızı sağlar.

Cüzzam hastaları şöyle demektedir: “Tabii ki ellerimi ve ayaklarımı görebiliyorum, fakat bunlar sanki benim bir parçam değillermiş, sadece birer oyuncakmış gibiler.” Bu sebeple acı, sadece bizi uyarmakla ve korumakla kalmaz aynı zamanda kendimizi bir bütün olarak görmemizi de sağlar. Ellerimizde ve ayaklarımızda acı duygusu kalktığında, bu parçalar sanki bedenimize ait değillermiş gibi gelmektedir. Aynı bu şekilde ıstıraplar insanları birbirleriyle bütünleştirir. Belki de ıstıraplarımızın ardında yatan nihai mana da budur. Diğer insanlarla paylaştığımız en temel unsur ve bizi tüm canlı varlıklar ile birleştiren faktör, acılarımız ve ıstıraplarımızdır. Ümitsiz bir durumla karşılaştığımız, değiştirelemeyecek bir kederle yüz yüze geldiğimiz zaman bile hayatta bir anlam bulabileceğimizi asla unutmayalım. İnsan, acısının ardında bir mana olduğuna inanırsa, acı çekmeye hazır olur. Bu şekilde hem ıstırabını azaltır, hem de acının derinleşmesinin önüne geçer. Acı karşısında hemen acı veren unsuru gidermek için faaliyete geçeriz. Gereksiz yere acı çekmeyi kimse istemez. Ancak acının kaçınılmaz olduğu durumlarda, cesurca acı çekmeyi kabul edersek, hayat da son ana kadar bir anlama sahip olur ve acı, işkence olmaktan çıkarak anlamlı bir hale gelir.

Doç. Dr. Sefa Saygılı
*Mutluluk Sanatı” Dharma Yayınları, 2000

Editör (CMD)
Editör (CMD)http://www.felsefehayat.net
Yazılarını Mavi Melek Edebiyat Topluluğu, Düşünbil gibi dergilerde yayınlama fırsatı buldu. FOL Kitap öncülüğünde bazı kitapların hazırlanmasında görev aldı. Bu kitaplardan bazıları "Sorunsallıkta Yaşamak", Jan Patočka, Plotinos, "Tanrı, Ruh ve Mit", Henri Bergson. 2009 yılından bu yana felsefehayat.net'in (kurucu) editörlüğünü sürdürmektedir.

BAŞLIKLAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

DİĞER YAZILAR

Dahası - Ötekiler - BAŞKASI

“En Değerli Şey Sensin”

“Hayatın tadı anlarda saklı, en değerli şey sensin. Sen kendine eksik dersen herkes neler demez? İçine bak. İçinde kocaman bir hazine var.” “Cehennem başkalarıdır,” derken...

Beden Köprüdür Sonsuzluğa

üzerimizde hafif bir gökyüzü; yıldızlara perde… bir geçişin iki ayrı yansımasında, aydınlıktan, karanlıktan yüzü… üzerimizde hafif bir esinti; rüzgar unutkanlığında, belki geride kalan parçalarında. bir yağmur savrulurken, üşümek kadar doğal amansız sevda… sözsüz...

Felsefe Nedir?

Felsefe, bir takım gizli hikmetlerle dolu olduğu görüntüsü veren, bazı ağırbaşlı ve saygıdeğer insanlarca dile getirilen gizemli kavramlarla bezenmiş, adeta çözülmemek üzere hazırlanmış bir...

Bence Artık Çıkmalısın

Dur dedi sinirli köpek, Geçemezsin! Sen belki başı boşsun, Belki de diğer köpekler gibi gevşek.. Her yol yürünebilir, Her yeri görebilirsin, Ama giremezsin! Durman gereken yer, görmen gereken yerlerden Daha önemlidir. Bastığın toprak Bazen...

Fight Club: Vak’a Analizi

Anahtar Kelimeler: Modernite, Şizofreni, Kapitalizm, Şiddet Vaka: Fight Club filmi ışığında “Modernite” kavramına bakış. Tanımlar Modernite, 18.yy aydınlanma felsefesiyle başlayan, geleneksel değerlerden kopuk, sanayi toplumunun öngördüğü toplumsal...

Lirik Şiir

Çağdaş şiire ve en iyi temsilcilerine bir göz attığımız zaman, onun çok karmaşık yapıda karma bir hal aldığını kolaylıkla görürüz... Lir doğaüstü bir ruh halini,...

The Sixth Sense

The Sixth Sense: Ölümün soğukluğunu ve bu soğukluğu resmeden nadir yapıtlardan biri… Bir psikiyatr ve sorunlu bir çocuk arasındaki ilişkiden çok daha fazlasını anlatan bu...

Hayyam Rubaileri -VII-

121. Bir testici gördüm, çamur içindeydi: Ayağı çarkında, elinde bir testi; Testinin başında bir yoksulun ayağı Kulpunda bir padişahın kellesi. 122. Bir testi aldım çarşıdan ucuza; Gizli gizli neler anlattı bana; Bir...

Andrei Chikatilo (Rostov Kasabı)

Yaptıklarımı cinsel bir zevk için değil, daha çok biraz huzur bulabilmek için yaptım. Bir fare kadar çirkin, evli, çocuklu ve bir fabrikada çalışan 42 yaşında...

Yanık Bir Akşamüstü

yanık bir akşamüstünden kopup, ölü bir gecenin içine düşüyordum. kalbim duman içinde, avuçlarımda sabahın leşi bir sarhoşun küfürlerinden kaçıp kahpe bir yalnızlığa sendeliyordum dudaklarım sansür içinde gözlerimde bir kış uykusu mülteci duygulardan...

Asla Aşık Olma!

Gidiyordu.. Kalbinden gidiyordu. Yavaş yavaş farkettirmeden, Yaşanacak onca şey varken.. Buse biliyordu, farkındaydı. Sesini çıkarmıyor, sadece seviyordu.. Yaşanacak şeyleri yaşamaya çalışıyor.. Çabalıyordu.. Önceki filmi Buse bitirmişti, bu sefer Güney'in bitireceğinden emindi ama...

İnsan Beynini Etkileyen 10 Roman

Bilim dünyası insan beynini farklı bir biçimde etkileyen on romanı belirledi. Edebiyatın‘iyileştirici’ niteliğinden yola çıkan bir grup bilim insanı, nitelikli romanların insan beynini geliştirip keskinleştirdiğini,...

Aldatma Anlatısı

Yıllar sonra aynı yola girmiştik yeniden. Aynı heyecan, aynı coşku ile. Öldürmeye çalıştığı kadar doğmuştum içinde. Bir ışık huzmesi gibiydim. Gözlerini kapatıp kaçmaya çalıştığı...

Dracula

III.Vlad (Draculea) şatosunda yalnız yaşayan, terkedilmiş bir vampirdir. Bir kadının hayaliyle yüzyıllar boyunca mücadele eden yalnız bir erkektir. Bu kadını o kadar çok sevmiştir...

Cronenberg Sineması

Cronenberg Sineması belki de kimsenin üzerinde durmadığı ücra bir sinema tekniği olarak görünse de bence sinema tarihinin en uçtaki örneklerinden birisini temsil ediyor. Her...