Ana SayfaÇ(alıntı)Neden Hıristiyan Değilim?

Neden Hıristiyan Değilim?

Bugün ele alacağım konu, “Neden Hıristiyan değilim?” adını taşıyor. İlkin “Hıristiyan” sözünden ne anlaşıldığını belirtmek iyi olur sanırım. Bugün bu sözcük çoğu kimse tarafından
gelişigüzel kullanılmaktadır. Bazıları, iyi bir hayat sürmeye çalışan kimse olarak görüyor sadece. Bu anlamda, sanırım bütün dinlerde ve mezheplerde Hıristiyan denecek kiliselerin olması gerekecek; ama bunun, sözcüğün gerçek anlamı olduğu kanısında değilim, çünkü Budistler, Konfüçyüsçüler, Müslümanlar gibi Hıristiyan olmayan birçok insan da iyi bir hayat yaşamaya çalışmaktadır. Hıristiyandan anladığım, kendi içine, doğan ışıkların kılavuzluğu altında yaşamaya çalışan kimse değildir. Kendinize Hıristiyan diyebilmeniz için önce, belli bir ölçüde kesin inancınızın olması gerektiğini sanıyorum. Bu sözcük St. Augustine veya S t. Thomas’ın zamanındaki anlamı taşımamaktadır bugün. O günlerde, biri Hıristiyanım dediği zaman, ne demek istediği açıkça anlaşılırdı. Büyük bir kesinlikle açıklanmış bir inançlar topluluğunu kabul ediyordunuz demekti, bu inançların her bir noktasına bütün gönlünüzle inanıyorsunuz demekti.

Bugünkü anlamı biraz değişti. Hıristiyanlıktan anladığımız bugünkü anlam daha bir belirsiz. Bununla birlikte, kendine Hıristiyan diyen kimsenin iki ayrı özelliğe sahip olması gerekmektedir. Bunlardan biri, dogmatik niteliktedir – Tanrıya ve ruhun ölümden sonra yaşadığına inanmanız gerekir. Bu iki şeye inanmıyorsanız, Hıristiyanım diyemezsiniz. Sonra, İsa konusunda da bazı şeylere inanmanız gerektir. Örneğin, Müslümanlar da Tanrıya ve ruhun öldükten sonra yaşadığına inanırlar, ama kendilerine Hıristiyan demiyorlar. Hiç olmazsa, İsa’nın, Tann değilse bile, insanların en iyisi ve en bilgesi olduğuna inanmanız gerekir. Buna da inanmazsanız kendinize Hıristiyan demenize hakkınız yoktur. Almanaklarda veya coğrafya kitaplarında bu sözcüğün ayn bir anlamı yok değildir, dünyanın nüfusunu, Hıristiyan, Müslüman, Budist veya fetişistler v.s. diye ayırmaktadırlar, bu anlamda doğal olarak hepimiz Hıristiyan oluyoruz. Coğrafya kitapları hepimizi içine alıyor, ama bu sadece coğrafya ile ilgili bir konu olduğu için göz önüne getirmeyebiliriz.

Bu yüzden, sizlere, Hıristiyan değilim derken, iki noktayı göz önünde tutmamız gerekiyor, birincisi Tanrıya ve ruhun ölümden sonra yaşadığına niçin inanmadığımda”, İkincisiyse,her ne kadar İsa’yı büyük bir ahlakçı olarak kabul ediyorsam da, insanların niçin en iyisi ve bilgesi olmadığıdır. Geçmişte, Tanrıya inanmayanın başarılı birtakım çabaları olmasaydı, Hıristiyanlığın bu denli esnek bir tanımım yapamazdım. Demin de dediğim gibi, bu sözcük eskiden daha çok şey ifade ediyordu. Örneğin, cehenneme inancı, kapsıyordu. Yakın zamanlara kadar sonsuz cehenneme inanç, Hıristiyanlığın temel bir konusuydu. İngiltere’de bildiğiniz gibi, Meşveret Meclisinin bir kararıyla temel niteliğinden çıkmıştır, Canterbury Başpiskoposuyla Yoık Başpiskoposu bu karan kabul etmemişlerdir, ama bizim ülkemizde dinimiz Parlamentodan çıkan bir yasa ile düzenlenmektedir, bu bakımdan Meşveret Meclisi piskopos hazretlerine kulak asmadan, cehennem kavramım Hıristiyan için gerekli kılmamıştır. Böylece Hıristiyanın cehenneme inanması gerektiği üstünde durmayacağım.

Bertrand Russell
“Neden Hristiyan Değilim”

Editör (CMD)
Editör (CMD)http://www.felsefehayat.net
Yazılarını Mavi Melek Edebiyat Topluluğu, Düşünbil gibi dergilerde yayınlama fırsatı buldu. FOL Kitap öncülüğünde bazı kitapların hazırlanmasında görev aldı. Bu kitaplardan bazıları "Sorunsallıkta Yaşamak", Jan Patočka, Plotinos, "Tanrı, Ruh ve Mit", Henri Bergson. 2009 yılından bu yana felsefehayat.net'in (kurucu) editörlüğünü sürdürmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

DİĞER YAZILAR