Bugün 18 oldu.
Özlemin dudaklarıma iz bıraktı.
Dudaklarım kurudu,
burnum aktı,
gözlerim yaşlı,
bugün benim için gün mü doğdu?
Keşke ağlarken bedenindeki kokuyu kâğıda sarsam, içime bir de öyle çeksem, harbiden canını sıkıp ısınasım var,
yıllardır küllenmiş aşkın var bende.
Sahiden uykum neden gelmiyor biliyor musun?
Bu gece sendeyim ben.
Uyumak istemiyor ruhum,
ama bedenim kara sularda,
gelsene sen?
Bi çay içeriz, karşında bi sigara yakarım ve öldürdüğün beni bir özür dileyerek başlarsın sözlerine. Yıllardır sustuğum sen, bir kelime duymak isteyen ben, sana özlemek yakışır diyen düşüncemin var olduğunu bir daha anlarım belki
Şunu bir daha anlarım belki,
sigara sensiz daha iyi gidiyor…
Gözlüklerini takabilir miyim desem,
izin verir misin sahi?
Elini 7 yaşındaki çocuğun saflığıyla tutsam?
5 yaşındaki çocuk gibi yüzündeki organları sorsam,
3 yaşındaki çocuk gibi parka götürsen beni,
2 yaşındaki çocuk gibi koynunda uyutur musun beni,
izin verir misin sahi?
Sahiden özledin mi beni?
Martılar gibi?
Şubat gibi,
şubatın 23’ü gibi…
Süreyya’nın sözünü hatırlatmak isterim;
“Bilirsin sigarayı da kalem tutuğum gibi tutarım. Ondan tüter sevda sözleri.”
Kalbimde kaç Gül kuruttum?
hatıralarımın yüzde kaçını unuttum?
Söylesene bana! Giderken söyleyeceğin ve unuttuğun kelimeleri, bana gelecek olan sevgiyi esirgeme benden.
Bir gün içimden düşeceksin…
Çukurlarında boğulacağım.
Seni ararken yok olacağım.
Yok olacağım derken, seni sana yok edeceğim.
Talha Karaca