Özlüyorum Seni

Zamansız seni düşünüyorum.
Zamanlara hapsetmiyorum.
Birini uzun ve dikkatli dinler gibi yapıp,
Aklımı sana kaydırıyorum.

Beynimdeki şekiller görüntüler hızla çalışmaya, parçalar parçalarla bütünleşmeye çalışıyor. Sonuçta muhteşem kurgunun içinden en güzel anları bulup oynatıyorum. Bazen feci şekilde çakılıyorum, karşımdaki soru sormaya başladığında. Çünkü ben kurgunun en güzel, en can alıcı yerinde oluyorum.

Senin, beni öptüğün anlardayım çoğunlukla

Hani demiştim ya sana: Sen öperken ben doğuyorum ve sen eklemiştin:
-Nefesin taze bahar dalları gibi ve ayrılmak istemiyorum dudaklarından…

Sonra tutamıyorum kendimi, nerede olursam olayım, ister en komik bir anda, ister dişlerimi fırçalarken veya sana benzer birini gördüğümde yaşlar boşanıyor gözlerimden. Tüm güzel anları gölgeleyen gözyaşları… Her defasında ağlamanın ve zavallılığın o kör noktasına takılıyorum ve bir türlü çıkamıyorum o zor andan. Karnımda müthiş bir ağrı hissediyorum, iyice korkmaya başlıyorum, seni bulmak için yine umutsuzca sokaklara atıyorum kendimi. Koşuyorum ve dalıyorum bildiğim sokaklara, belki belki buralardasın ve aniden çıkıverirsin diye!

Seni çok özlüyorum, aslında seni özlerken kendimi çok özlüyorum. Giderken sadece sen gitmedin beni de götürdün ve şu an sensiz ve bensizim şimdi.

Kendime ait hiç bir şey kalmadı, ne bir his ne bir düşünce hepsi yok olup gitti. Sanki hiç olmamışlar gibi, hiç iz bırakmamışlar gibi. Kendimi zamansız hissediyorum şimdi. Anlayamıyorum zamanı, akıp gidiyor mu yoksa hiç ilerlemiyor mu? Özlüyorum seni, özlemin umutsuzluk olduğunu bile bile özlüyorum ve çaresizlik denizinde boğulmamak için sebepler buluyorum. Lanet sebepler tükeniyor ve ben de her gün kurguladığım o güzel anları karalayıp gömüyorum beynimin sonsuz deliklerine. Seni ve kendimi yavaş yavaş siliyorum, hiç olmamış gibi. Elime bir bıçak alıyorum ve başlıyorum kanatmaya kendimi, bu kanatmanın verdiği acının derinlerine indikçe rahatlıyorum ve gülümsüyorum, sensizlik orada o kör noktada biraz azalıyor ve uzaklaşıyor. Ben yeni bene yaklaştıkça, anılarda siliniyor, sislere gömülüyor. Sanki her kanatma beni senden acıyla alıp içimdekileri de bir yerle götürüp boşaltıyor ve yeni olan benin inşası başlıyor.

Şimdi bana daha çok acı lazım, seni unutmam için daha çok acı…

Bilge Çakır

Konuk Yazar
Konuk Yazarhttp://www.felsefehayat.net
Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız makalelerinizi themetallords@hotmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

DİĞER YAZILAR