Geçelim, geçelim buraları.
Özet geçelim.
Hiç anlamamış, hiç duymamış gibi geçelim.
Hiç bilmemiş ve hiç okumamış gibi geçelim.
Zaten ne çıkar ki anlamaktan.
Zaten ne çıkar ki bunca olandan sonra.
Yaşamı geçelim.
Özet geçelim.
Muğlak ve tuhaf sözcükler birikiyor diyelim.
Yaşamak bir yazım hatasıdır diyelim.
Bu yüzden geçelim.
Kimsenin kimseyi anlamadığından başka ne var ki burada.
Bir can sıkıntısı, bir daralma duygusu…
Ve bir anlamsız, bir cevapsız sorudan başka.
İyilikten kötülüğü, kötülükten iyiliği çıkaramamın hesabıdır diyelim.
Yanlıştır, eksiktir, keskindir çizgiler diyelim…
Kafamız epeyce karıştı diyelim.
Anlamıyoruz diyelim ya da anlatamıyoruz.
Neyse diyelim, neyse.
Geçmez diyelim, geçemeyecek diyelim yüzümüzdeki soğukluk.
“Nasılsın? Denince zorla bir araya getirdiğimiz “iyim’lerden çok var diyelim.
Çoook var diyelim.
Sığmıyor artık avuçlarımıza diyelim.
Epeyce birikti diyelim.
Ucuz atlatıyoruz diyelim, ucuz.
İnsanın insanı anlamadığı bu yerde yaşamı ucuz atlatıyoruz diyelim.
Ama geçelim, ama geçelim.
Hep geçelim bu can sıkıcı, bu öfkeli, bu çekilmez,
ruhumuzu kemiren sayfaları…
Ve neyse diyelim, neyse. Her neyse…
Üstü kalsın kelimelerin hesabı bize diyelim.
Sonya Bayık