Saçlar

Bataille: “Azize, zevk düşkününden ürküntü ile kaçar; kendi ile onun itiraf edilemez tutkularının aynı olduğunu bilmez.”

Gözler büyüleyicidir, ağız baştan çıkarır, göğüs ve kalçalar heyecanlandırır, ama saçlar, evet saçlar! Güzelliğin asıl yeridir, şeytani güzelliğin kökeni! Bir şair yoktur ki saçlardan dem vurmasın! Homer, altın saçlı bir Afrodit imgesi sunar, Grek estetiği Dionysos’un, Apollo’nun, Artemis’in saçlarını altından resmedilmesini buyurur. Dante, Milton, Musset her biri kendine özgü poetik bir düzlemde sarışın saçlar yüceltir. İncil ise kahve rengi saçları; Ovid de öyle, Lukian da öyle, Chénier de öyle. Klimt, Toulouse-Lautrec kırmızı saçlara vurgundurlar. Sıralamakla bitiremeyeceğim, üzgünüm, oysa her biri özel bir haz verir, imgelerime imge katar. Hele o simsiyah Kızılderili saçlar, uzun ve düz, her bir teli pırıl pırıl, ah ne gizemli bir haşmettir o, dağların tepelerinde dalgalanan, kayalardan kayalara yükselen o görkem! Sabır versin bana Büyük Ruh, dizginleyemiyorum saçlara dair metafizik imgelerimi, can veriyorum şehvetin doruk noktasında, saçlarda.

Hangi Tanrıça, hangi Tanrı saçlarıyla özdeşleşmeden sahneye çıkabilir! Hera’ya uzatınca ellerini Zeus, dalgalandırmaz mıydı saçlarını heybetli heybetli, bulutlar arasında süzülürken! İki farklı bedeni bir bedende taşıyan yücelerin yücesi Hermafrodit, özenle ve derin bir nezaketle kapatır göğüslerini dalgalı uzun saçlarıyla. Hayvan-İnsan-Tanrı üçlemesini doğuran ilk kucaklaşmada savaşın ve şehvetin sembolleri Gılgamış ve Enkidu saçsız düşünülebilir mi kent meydanında kol kola, el ele ve diş dişe, baş başa, saç saça; bu iki dost ve bu iki düşman! Ya Şamkat? Varoluşa sebebiyet veren ve dişil şehveti yaratan aşk üstadı, medeniyet Tanrıçası! Nasıl da kıydı Enkidu’ya, sererek saçlarını ırmağın yüzeyine, dölyatağından gelen hazla. Eğiliyorum önünde, Dicle-Fırat suyunda metafizik bir dölleşmeyle doğmuş bu kır saçlı kafamla! Nankör, ve, evet söylemeli, entrika kraliçesi İnanna, cazibeli saçlarıyla Tanrıları boyunduruğuna almadı mı! Ve hatta, öfkeyle söylemeliyim ki, kirli ve bitli saçlı İsa bile Kilise tarafından altın saçlarla sürülmüyor mu piyasaya hâlâ! Sabır versin bana Büyük Ruh, dizginleyemiyorum saçlara dair metafizik imgelerimi, can veriyorum şehvetin doruk noktasında, saçlarda.

Ve son olarak, Sen, uzun ve dalgalı ve yılanlarla birbirine geçmiş lüleli siyah saçlı sevgili, gel, yaklaş, ve aç gizemli örgülerini, aşk oyunlarına başlat bedenlerimizi, sevişsin yılanlar bizi örnek alarak, bizimle, bak!, Tanrı bile kulak veriyor inleyen şehvet dolu acı sözcüklerimize. Ve, ah, kıvır kıvır, dalga dalga yayılsın mekânımıza saçlarının arasından görkemli kokular. Sabır versin bana Büyük Ruh, dizginleyemiyorum saçlara dair metafizik imgelerimi, can veriyorum şehvetin doruk noktasında, saçlarda.

İç, dışa taşmalıdır.

H. İbrahim Türkdoğan

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

DİĞER YAZILAR