Ana SayfaYazarlarH. İbrahimTürkdoğanHiç ve Kendilik ya da Hiç ile Yolda İken

Hiç ve Kendilik ya da Hiç ile Yolda İken

Bugün “Hingabe” sözcüğü üzerine düşünürken, sözlük karıştırdım. Türkçe’de “terk”, “feda” ile karşılanıyor. “Hingeben” terk etmek ise, sevgi bağlamında kendini terk etme(k)’dir, kendinden vaz geçme, kendini bırakma. Kendinden uzaklaşmak ve kaçmak değil.

Ancak kendinde-olan kendini terk edebilir; kendinden kaçmadan. İki zıt düşünce bir arada mevcuttur: Bir yanda Kendilik (Ben), diğer bir yanda ise Kendilik-İlüzyonu. Kendini ararken kişi durmadan, dinlenmeden bir huzursuzluk içindedir; huzur dilencisidir. Kişi hem özne hem de nesnesidir –kendisinin. Öznenin ilk (asıl) nesnesi kendisidir. Yani özne nesnedir. Nesnesiz bir özne olamaz, nesne kendi-kendine-olandır, bunu bilen özne, ya kendini ve kendisi aracılığıyla kendi nesnelliğini kabul eder ya da yadsır; hem nesneği hem de kendi öznel nesnelliğini –öznelliğini. İşte, yabancılaşma. Özne kendinin yabancısıdır ve öznellik yabancılıktır –işte. Kendini arayan da, kendini bulan da (ki yok böyle bir şey) yine kendidir. Ego, özneyi ve nesneyi kendi içinde barındırmakla kendinin çelişkisidir; ego, çelişkidir. Çelişkinin kendisidir ego. Kendine ve evrene sahip iken, kendine ve evrene sahip değildir. Kendi iken, kendi değildir. Kendilik bir ilüzyondur –işte. (Tek’in asıl acısı da budur. Bunun dışındaki acılar sosyal acılardır).

Yukarıda çok kısa açıkladığım özne-nesne-ilişkisi (bak burada da ilişki var ama asli nitelikteki bu ilişki sosyal değildir!) kayıtsız-şartsız bir kabullenmeyi öngörür, kendilik-dilencisi olmamak için. Kayıtsız-şartsız bir kabullenme: Ben’im, Değil’im, Ben ben’im, Ben değil’im. Ben ben’im, çünkü Ben değil’im. Ben değil’im, çünkü Ben’im. Kayıtsız-şartsız kabullenme ile kayıtsız-şartsız ret içiçedir. Kabullenme, ret’dir, çünkü Ben değil’im. Sonuç olarak Ben, Ben isem, Ben, Sen’im ve Sen de Ben’im / sin.

Başa dönüyor ve akıl yürütmemi bitiriyorum: Özne kendinin nesnesidir. Başka sözcüklerle: Tek, özne ile birlikte nesneyi içinde taşıdığını kabul edip ikisini karşıtlandırmaz; ikisinin de Benlik’iğini tamamlandığını anlar ve özne ile nesneyi düelloya zorlamazsa çelişki kendiliğinden çözülmeye yüz tutar ve içsel bütünleşme vukuu bulur. Bu, Tek’in dışa yönelmede çıkış noktası olur. Bu noktadan yola çıkarak (ki bu, dünya-içinde-olma’nın çıkış noktasıdır) sevgi, âşk, şefkat, onur, paylaşmak, yaratıcılık ve diğer her şey açıklanabilir ve özümsenebilir. Özne-özümseme-nesne. Özde, öz-içinde özümsenen nesnedir. Öz, nesneyi içinde barındırır. Tekrarlarsak: nesnesiz öz yok.

Bu noktada Tek, yaratıcılığını sunarken, (aslında kendini sunar –sich hingeben) ortaya çıkan eser, özne-nesne-ilişkisinin kayıtsız-şartsız kabulüdür. Sen’i görünce Kendim’i görürüm, Sen ile ilişkide değilim, çünkü artık senli-benliyim, dahası: Ben, Sen’im. Sen’im, Ben.

Senin ile ne kadar çok paylaşırsam, senin ile o kadar çok senli-benli olmak isteyeceğim (ya da olacağım). Dahası: Yüreğimde saklı. Sözcükleştiremem –ruhundan olur.

Seni, dünya-içinde-olabilmek için dil ve düşünce içinde olmaya çağırıyorum. Tek, dünya için(d)e doğar ancak bir diğer Tek ile oluşur. Yani: Tek önce olur (Olmak) ve sonra da diğer bir Tek ile oluşur (Kendi Olmak). Ve Tek, diğer bir Tek ile oluşurken de ölür. Oluşmak, Olmak ile ölüm arasında bir köprüdür.

Bu köprüde yürümeğe çağırıyorum –seni. İşte – arkadaşlık. Yürürken senin ile ne kadar çok paylaşırsam seni o kadar seveceğim ve sevgim o kadar çok onurlu olacaktır.

Ben ve Sen Biz olduğu sürece kirli kalacak. Oysa Ben ve Sen senli-benli olabilir –kirlenmeden.

H. İbrahim Türkdoğan

Kaynak: Kara Mecmua, Sayi 11, Mayis 2006.

BAŞLIKLAR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

DİĞER YAZILAR

Dahası - Ötekiler - BAŞKASI

Zihin Gücü veya İnsanın Hürlüğü Üzerine

En sonra, hürriyete veya ona götüren yola ulaşma tarzının söz konusu olduğu Etika’nın başka bir bölümüne geçiyorum. Orada ben, asıl Aklın duygulanışlara karşı ne yapabildiğini ve...

Gözlerin

Ruhumda gizli bir emel mi arar Gözlerime bakıp dalan gözlerin? Aklıma gelmedik bilmece sorar Beni hülyalara salan gözlerin! Nigâhın gönlüme - ey perî - peyker! Leyâl-i hasretin hüznünü döker; Karanlıklar...

Spinozist Conatus ve Varolma Moduslarının Trilojisi

Spinozist Conatus Bir insanın en temel ve başlıca arzusu nedir? Spinoza’nın yanıtı: conatus. Conatus, kendi varlığını sürdürme meylidir. Spinoza aslında conatus’u Tanrı’dan türeyen tüm kiplerin/varolanların...

Orhan Ağabey

Canlanıyor içimde Orhan, Cahit’in altın saatini aldı bir taksici Bizi severler mi? Cahit’den bile çalanlar. Canlanıyor içimde Orhan, Garibin başı dolu Melih’i Aldı geldi bir 35’lik Ben onunla da içtim şiiri. Canlanıyor...

Ennead (Dokuzluklar)

I. Ruhlar, babaları olan Tanrı’yı neden unuturlar? O’ndan gelen ve tümüyle O’na ait olan parçalar oldukları halde ne kendilerini ne de Tanrı’yı niçin bilmezler? Aşırılık,...

Sorgu Çemberi

Tanrıyı kendi ellerimle toprağa bıraktım. Kolu yavaşça düştü sol yanından. Bir parmağı toprağın içine girdi, tırnağının altı simsiyah oldu. Toprak, kirli bedeninin tırnağından başlıyordu onu...

Zaman ve An

Bilimde kullanılan en temel kavramlardan biri zaman diğeri mekân, yani uzamdır. Bu iki kavram olmasa ne madde ne de etkileşim tanımlanabilir. Fakat her ikisi...

Münzevi Ruha Dair

Şurası kesin ki, o, insanlardan ve bilindik dünyadan, yaşamdan uzak bir vücuttu. Arzuladığı tek şey nasır tutmuş değer yargılarıyla savaşmaktı. (yalnızlık, sadelik ve en...

Karanlık Nedir, Ne değildir?

Bu yazımda karanlık kavramını irdelemek istiyorum. Nedir ne değildir sorusuna yoğunlaşarak kavramın sosyal medyadaki kullanımına ve az da olsa kavramın kokenine değinmek istiyorum. Son zamanlarda sosyal...

Açmaz

Ulu Tanrı’m, bu Arap açmazı Türkü yendi Tam bin üç yüz sene bîcareye Müslim dendi Altı bin yıl maval gezdi ağızdan ağıza Kapılan yandı bu iman denilen...

Yeşilçam mı, Hollywood mu?

Artık sinema tat vermiyor. Fazlaca film izleyen biri olarak Hollywood' un son durumunun içler acısı olduğunu düşünüyorum. Kendi kendini tekrar eden yapısıyla ve klişeleriyle...

Ölüm ve Kendini Bilme

Birkaç aydır kanser tedavisi gören babamı Ocak ayında bu dünyadan uğurladık. Ölüm nedeni kanser değildi, KOAH denen akciğer rahatsızlığıydı. Sonuçta tüm süreçler birbirini tetikledi...

Gerçeğin Çaresiz Kıpırdaması

İnsanlar, birbirlerinin kuyusunu kazarken yağmur yağıyordu göğün çıplak günahlarına. Kim bilir kaç adım daha vardı yüreğimin uçurumlarına ya da ne kadar çok düşersek düşelim o...

Evrensel Ruh

Concord-Massachusetts bilgesi Ralph Waldo Emerson (1803-1882), bir filozoftan ziyade, popüler bir deneme yazarıdır. Kültürel özgürlük çağrısı yapan bir Amerikan milliyetçisi olmakla birlikte, görüşleri itibariyle...

Liman Kırıntıları

Bahamalı martılar beni çağırdı bir ikinci bahar gecesi. Yalan söyledim yırtık blucinli tayfalara Seni sevmediğimi söyledim. Oysa rıhtımlar en şarkılı dalgalarla yıkanıyordu Midye kabuklarında sakladım gözyaşlarımı; Hastaydım kırık kötümser bir öksürük yapışmıştı boğazıma Seni...