Küfr, bir şeyin üstünü örtmek demektir. Nitekim Arapça’da, çiftçinin, ektiği tohumun üstünü
toprakla örtmesi işlemine küfr denir. Aynı şekilde, insanın kalbinde var olan bir dinî
hakikatin üstünü çeşitli sebeplerle, cehalet, garaz ve çıkarcılıktan bir örtü kaplar ki, bu hale küfr denir. Buna göre küfr, dinin yok edilmesi ve dinsizlik demek değil, o dinî hakikatin yerine başka bir dinin ikame edilmesi demektir.
ŞİRK
Şirk, tanrısızlık demek değildir; zira müşriklerin bizden daha çok tanrıları vardır. Müşrik, bir
tanrıya inanmayan ve ona ibadet etmeyen kişi değildir. Bildiğimiz gibi İsa, Musa ve İbrahim
peygamberlerin karşısında tanrısızlar değil, müşrikler vardı. Peki, müşrikler kimlerdir?
Müşrikler, tanrıya inanmayanlar değil, birden çok tanrıya inanan ve tapan kimselerdir. Öyleyse onları, dinî inançları ve duyarlılıkları olmayan kimseler olarak nitelendirmek mümkün değildir.
Zira onların bir değil, pek çok tanrıları vardır ve onlar, tapındıkları bu tanrılarının, kendilerinin ve evrenin yazgısı üzerinde etkili olduklarına inanırlar. Zaten biz Allah’a hangi gözle bakıyorsak onlar da tanrılarına o gözle bakarlar. Öyleyse müşrik, duygu bakımından dindar bir bireydir; fakat bağlandığı din yanlış bir dindir. Yanlış bir dine mensup olmak, dinsiz olmaktan farklı bir durumdur. Demek oluyor ki şirk bir dindir; hatta insanlığın tanıdığı en eski din şekillerinden biridir.
Ali Şeriati
“Dine Karşı Din”