Bir pandanın kucağında kaç kişinin nesli tükendi,
Kaç kelaynak avlandı sürüsü kırlangıcın izinde,
Ya da hangi dinazor yok oldu bilmem kaçıncı jeolojik devirde?
Nedir peki?
Yani nedir bizim önlenemez çoğaltılışımızın sebebi
Ellerimiz mi?
Ayaklarımız mı?
Yoksa dişlerimiz mi?
Ne?
Ben ki;
İlkel zamanların birinde elimde taş, ağzımda ıslıkla
Zavallı bir ceylanın derisini yüzüyorum.
Yüz! Yüz!
Ya da bir muşamba sererek yere
Ayırarak etleri kemiklerinden
Sundurmanın altına yerleşiyorum
Ve tütsülüyorum, sırtımdan parça koparan kaplanın açtığı yara ile.
Ahh!
Çocuğum oluyor sonra
Onun da çocuğu oluyor
Ve böylece egemen oluyorum sanıyorum dünyaya.
Ama anlayamadığım bir şeyler var gibi geliyor hâlâ
Yoksa bir rüya mı bu?
Belki de kırık bir ayna.
Her ne ise bu olan
Zarar verdiğim gibi kesin bir durum çıkmıyor mu ortaya?
Bak! Uzunca sakalını okşuyor adam
Elinde balta ile bir ağacı kökünden içiyor
Asidi içince çürüyor ağaç
Moa kuşu sapanla vuruyor kendini kıçından
Tüyleri düşüyor çorbamın içine
Peki, neden duymuyorum adını şimdi?
Ben ki; yeri geldi mi, mağara taşına bile ayet yazabiliyorum!
Aummmm!
Bak! Bu ormana bakınca bir yılanın ayak izi belli gibi
Süpürülmüş bir yağmur sonrası
Sakalı uzun olan adam
Sakalı kısa olan adama
Bir geyiği nasıl alaşağı etmesi gerektiği düşüncesine kapılıyormuş gibi yanaşıyor sanki.
Ya da bana öyle geliyor
Ki o uzun sakallı adamı
Sırf ön yargılarımın bana verdiği yetkiye dayanarak
Bir polise teslim ediyorum.
Geyik tam kaçtım derken
Bir başka aslanın avı olmaktan kurtulamıyor.
Kaç, geyik kaç!
Geyik şanslı
Çünkü onunda çocukları var
Onun çocuklarının da çocukları olduğu gibi.
Ancak panda yaşamak zorunda
Sonu benzemesin istiyorsa dinozora, avcıya dikmeli gözlerini
Oysa bambaşka bir evreni kirletebilirdik
Bambaşka gazlardan
Bambaşka tozlardan üreyebilirdi dünya
Damarlarımızda toprak yerine berrak bir su dolanabilirdi
Renksiz olabilirdik
Belki dinozorlar bile yaşayabilirdi
Moa kuşu öterdi yine eskisi gibi
Ciiikk! Ciiikk!
Sahi bir insanın elinde kaç hayvanın nesli tükendi?
Kaç sırtlan kaldı?
Dokuz?
Bak! Biraz sonra bir tilki bir gülü öperken
Boynuna sarılacak sanki, boynunda kırmızı fularlı bir çocuk
Ve ben hiçbir zaman anlamayacağım bir kelebeğin neden yedi gün yaşayabildiğini
Nedir peki?
Ben ki;
Bir begonyanın büyüttüğü yaprak gibiyim
Beni koparmak isteyen bir kadına bile
Yeri geldi mi kabaca k o n u ş a b i l i y o r u m!
Ancak bu,
Nesli tükenen bir insanın, kendini tüketmesine engel olmuyor!
Tükeniyorum…
Dinozorun avuçlarında, su da olsa kayboluyor.
İsmail Topçu