Karahindiba

Bahar muştular asfalt kenarında zakkum açan yapraklarına
“Ben geldim” der özünde susuz bir güneş.
Ses büzüşür dingin bir sabahın girintili şakağından
Arzular çoğalır tekil bedenlerin alın terlerinde
Belki sokağa dökülür halk
Belki yazılır tarih yeniden saman rengi sayfalarında.
Nağmeli makamlar gezinir dillerde,
Ağızlara yapışır kırmızı bir mızıka
Yola düşer gagası boyanmış kuşun tüyleri
Bir direniş başlar, eli sopalı kuzgunlara
Ve bir ses yayılır gökyüzüne
Gökyüzü görünmez bir kentin salt özlemi gibi ağlar
Kaç şair daha şiir ezberler
Kaç öykü daha romana dönüşür gizlice
Ve ne zaman farkına varılır hiçliğin,
B i l i n m e z
Küçümen eller enselerler hıyanet edenleri elbet
Hangi kitabın son-sözünde bir adam susar,
S ö y l e n m e z
Geminin yanaştığı iskeleden atlar suya bir balık
Eşlik eder insanlar
Martılar süzülür havada tez elden
Sen daha yokken bu dünyada, birdenbire çoğaldı yalnızlık.

***

Yarınlar muştular gözü pek çocukların mavi düşlerini
Hoyratça esen rüzgâr biçare indirir gözlerini aşağıya
Kimse engelleyemez merakını dönen dünyanın
Kaygı nedir bilmez tayfalar, ellerinde bozuk bir pusula
Ve süregelen yanlışların üstü çizilir tek bir kalem oynatışla.
Akçaağaç yeşerir, çınar büyür heybetle
Süleyman sarhoş olur şiirin bu dizesinde,
Nara atar bıyık altından
Ve bir yığın düş asılı kalır sokak lambası direğinde.
Çingeneler sarıya boyar dibi kara saçlarını,
Kalçalar yer çekimine yenik düşer, gözlerde güleç bakışlar,
Kaç kişi çelme takar yüreğime
Hangi boşboğazın sözleri acıtır dilimi
Zaman yere damlayan nar taneleri gibi kirli
Yollar bilindik nasırlarla kusurlu
Ancak her dört şoförden biri elbet suçsuzdu
Kuşanır yalanlarını insanlar
Gözlerler gidenleri kapı aralığından sinsi
Sonsuz bir hınçla neden beslenir ki bu saldırgan varoluşlar
Ve gün biter uç uca ekleyerek kendini
Bozarır hava
Kış gelir kapının ağzına
Umutsuzca evlerine çekilmek zorunda kalır çocuklar.
İndirir kepenklerini dünya
Bilmem ki; üflesem dağılır mı hâlâ, bu savruk karahindiba?

İsmail Topçu

İsmail Topçu
İsmail Topçuhttp://www.felsefehayat.net/
1985 İzmir doğumluyum. İlk ve orta dereceli okulları Karşıyaka'da okudum. Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü mezunuyum. Yazın hayatıma lise yıllarında şiirle başladım. Ulusal edebiyat dergilerinde öykülerim matbu olarak yayınlandı. "Monolog Yalnızlık" adlı roman, "Kaburga" adlı öykü kitabı ve "İçimdeki Fil" adlı şiir kitabı denemelerim oldu. Ancak bu kitaplar henüz okurla buluşmadı. Şu an edebiyat dergilerinde ve felsefehayat.net'te yazarlık yapıyorum.

1 Yorum

  1. Karahindiba yaprakları neden zakkum açsın ki? Yoksa karahindiba müjde mi açıyor zakkum yapraklarına? Hani zakkum diye de bir çiçek var ya? Bir de anlamadığım şey tarih neden hep saman rengi sayfalara yazılıyor? Bunu bilerek mi yapıyorlar? Yani, tarih eskidikçe zaten sarardığı için yenisi sırıtmasın diye olabilir. Şiir gerçekten çok güzel ve anlamlı; ben paylaşmaya değer gördüm. Teşekkürler.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

DİĞER YAZILAR