Ana SayfaEditörHesapsızca Gelen Vicdan Muhasebesi

Hesapsızca Gelen Vicdan Muhasebesi

Nefretle ayağa kalkan adam düşünmeye başladı. İyi de oldu. Ne zamandır bunu yapmıyordu. İlk olarak ayağa kalktı. Boşalttı zihnini. Eskileri bir araya getirdi. Bir türlü olmuyordu. Beceriksiz ahmak çok yeteneksizdi. Anıları kurcaladı. Her şarkının her acının sözlerini bir kenara yazdı. Kendinden utandı. Makyajı akan bir palyaçoyu andırıyordu. Kimsesiz olduğunu kendinden saklamıştı.

Nefretle ayağa kalkan adam düşünmeye başladı. İlk olarak akan kanı temizledi. Her pıhtıyı hesaplayarak ruhunu arındırdı. Ne zamandır bunu yapmıyordu. İyi gibi görünse de kalbi hala acıyordu. Çünkü kirliydi. Saçmalamaya başladı. Makası eline aldığında artık çok geçti. İlk olarak zorla aldığı o iğrenç elbiselerden kurtuldu. Dolabını dolduran cesetlerden ireniyordu. Bu yüzden çıplaklığı tercih etti. Aşktan affedilmeyi diledi. Bir müddet kırık aynada kendisini izledi. Olmadı. Olmamış bir adamdı. Hala dalından düşmüş ham bir meyveydi.

Nefretle ayağa kalkan adam düşünmeye başladı. İyi de oldu. Ne zamandır karnını doyurmamıştı. Ebedi açlık… Kötüydü. Tek belasıydı. Bitmeyen sırnaşık dejavu nöbetleriyle çekilmez oluyordu. Bu onu hasta ediyordu. İlk olarak ayağa kalkmayı denedi. Acizlik odada kol geziyordu. Bir müddet sonra, ne olması gerektiğini anımsar gibi oldu. Nelere sinirlendiğini… Gözyaşlarındaki tuz miktarını…

Bir kağıda not düştü: Hesapsızca gelen vicdan muhasebesi… Artık bir zevk makinesine dönüşmüştü. Umutlarsa düş mezarlığına… Mızmızlanan küçük bir bebek gibi ağlamaya mecbur hissetti kendini. Hareket etmek isteyince acı çekiyordu. Ölmeyi istedi bir an… Düşünmemek en iyisiydi, hem ucuz, hem de kolaydı.

İşkenceyi sonlandırırken gözlerinden uyku sarkıyordu. Kokan sadece nefesi değildi. Ölmeye yüz tutmuş sefil bedeni çoktan yosun bağlamıştı.

Nefretle ayağa kalkan adam düşünmeye başladı.Yaşlanmayı beklerken gençliğini özlemişti. İyi de oldu. Aklından geçenleri çıplak tenine kazıdı. Bir yerlere kaçan aklı kendisine bir eş bulmuştu. İşte bu kötü bir haberdi. Yaraları sarmalıydı. Kendi teniyle kendi yaralarını saran bu adam, her acıyı kalbine dikti, ruhuna bir kördüğüm atıp, eskisinden daha sağlıklı olmayı diledi. Eskisinden daha neşeli bir adamı yarattı. Hiç acımadı. Hiç hissetmedi. Kendi kendisini iyileştiren bir adamın iyi bir cerrah olduğunu biliyordu. Müziğin de yardımıyla aşık oldu kendine. Tekrar kırık aynaya baktı.

Nefretle ayağa kalkan adam düşünmeye başladı. İyi de oldu. Çünkü ona göre, en kötü eylem sıradan bir hayatı yaşamaktı.

Can Murat Demir

Editör (CMD)
Editör (CMD)http://www.felsefehayat.net
Yazılarını Mavi Melek Edebiyat Topluluğu, Düşünbil gibi dergilerde yayınlama fırsatı buldu. FOL Kitap öncülüğünde bazı kitapların hazırlanmasında görev aldı. Bu kitaplardan bazıları "Sorunsallıkta Yaşamak", Jan Patočka, Plotinos, "Tanrı, Ruh ve Mit", Henri Bergson. 2009 yılından bu yana felsefehayat.net'in (kurucu) editörlüğünü sürdürmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

DİĞER YAZILAR