Ana SayfaYazarlarVirgüllerden İbaretti Hayat

Virgüllerden İbaretti Hayat

Uzun zaman oldu bir şeyler yazmayalı… Bunaldığımı hissetmiştim, o yüzden artık yazmayı da bıraktım. Hissizleştiğimin farkındaydım, yazamıyordum ya da kelimeler ağırlaşmaya başlamıştı. Hep gitmek isterken bir türlü cesaret edememiştim ta ki huzuru bulacağımı anladığım bir şehirde ölmek isteyene kadar. Boğulduğumu hissediyordum şehirlerde, sokaklarda.  Ruhum boğuluyordu, bir çıkmaza sürüklenmiştim. Hiçbir şey olmamış gibi bir sona gidecektim ve yapmam gereken sadece boğulduğum bu hayattan yine boğularak gitmek olacaktı.

İnsan sorar kendine neden boğulduğunu hissettiği bir hayattan yine boğularak gitmek istediğini? Bir yanıtım yok. Gerçi hiçbir zaman bir yanıt bulamadım kendime, sorularıma. Öyle kaldılar ve bir soru işareti taşıdım üstümde.

Evet, ağır bir yüktür sorularla yaşamak ya da delirmemek için bu hayatta kendini yiyip bitirmek. Bende aynısını yaptım “mücadele” kelimesine inanıyordum ya da inandırmaya çalışmıştım kendimi ama insan bilmeliydi ki bazen pes edip dayanamamak daha ağır basacaktı hayatında. Kimseye hesap vermek geçmedi aklımdan öyle bir anlığına takıldım düğümlere. Çözemediğimi görünce her şeyin gitmekle biteceğine inandım. Ve her ne düşündüysem yapmaya başladım, evet her şeyi bırakıp bu kez gerçekten gittim. Nefes alamamaya başladım ama bir türlü olmuyordu. Yutkunmak istemedikçe bu hayatın nefesini, o daha bir üstüme geldi ve yine kendimi kaybettiğim boşluğa geri geldim. Hiç bir şey, istediğim planladığım gibi olmamıştı. Gerçi ölüm sana ne kadar garanti verebilirdi ki sen ölmek isterken o inadına seni bu acıların içinde yaşatacaktı. Yine canını acıtacaktı yine ağlatacaktı.

Yanıtı olmayan bir soru olarak geldiğim bu hayatta neye cevap bulmuştum? Hiç olmak isterken neden bu kuru kalabalıklar içinde yaşayacaktım? Artık ölmeye de tahammülüm kalmadı tıpkı yaşamaya dair bir umut kalmadığını düşündüğüm gibi. “Umut” kelimesine hiç inanmamıştım. Bu yüzden hep inadı tercih ettim.” İnat”. Neye karşı kime karşı olduğunu bilemediğim, ruhumun soğukkanlı bir inadı vardı. Bu yüzden umut kelimesine inanmıyordum. Ama insan hiç inanmadığı kelimeleri taşırdı üstünde. İnanmadığım halde umut kelimesini taşıyordum kollarımda. Canımı acıtıyordu ama yapacağım bir şey de yoktu. Ne oldu ne bitti hala bir anlam veremedim. Ne kendime ne de gitmek isteyen ayaklarıma…

İlk defa ayaklarım titremişti ama pişmanlık duymamıştım. Beklide hep savunduğum şeylere ters bir girişimdi yaptığım. Bir an durup düşünmüştüm. Ya o sonsuz huzurun içinde boğulup gidecektim ya da yine geri dönecektim, içinde kaybolduğum boşluklara. Beklide bir hastalık bu ama her şeyin bilincinde olan bir insan için hastalık kelimesi çok ta acımasız bir kelimeydi.

Gitmeden önce bir sayfa bırakırdı insan arkasından, bir not… Bende yazdım ama hayatımı yazdım. Kahramanı olmayan son hayat sayfamdan bir not yazdım ve gitmeye karar verdim. sonra ölmediğimi görünce bende gizli kaldı her şey. O sayfa da bende kaldı tıpkı kalan her şey gibi ve gidemedim. Belki de bu çok uzun yazdığım yazının özeti bu kelimede saklıydı:

Ve Gidemedim…

Virgüllerimin hayatta “nokta”ya vardığına inanmıştım ancak şimdi başlıksız ve yarım bir hayat kaldı elimde. Sonra oturup son kez bu sözü yazdım. “Hayat sadece virgüllerden ibaretti. Nokta sandığımız kocaman boşluklarla dolu yanıtsız virgüllerden…”

Sonya Bayık

Konuk Yazar
Konuk Yazarhttp://www.felsefehayat.net
Bu içerik bir konuk yazar tarafından üretilmiştir. Siz de sitemizin konuk yazarlarından biri olabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey, kaleme aldığınız makalelerinizi themetallords@hotmail.com adresine göndermek. Editör onayından geçen yazılarınız burada yayımlanıp binlerce okurun beğenisine sunulacaktır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

DİĞER YAZILAR

Dahası - Ötekiler - BAŞKASI

Hayat ve Bilim

Quid fas optare, quid asper Utile nummus habet, patriae charisque propinquis Quantum elagiri deceat, quem te Deus esse Jussit et humana qua parte locatus es...

İzdüşüm

Bana aynadan bakın, dumanlı görürsünüz Bir derin, bir mahşeri sırra gömülürsünüz Yürüyünce çatlayan duvarlar arasında Yumruklarınız kalır bir gençlik rüyasında Dalgalar peydahlanır esrarlı bir denizden Acılar sağanak sağanak iner...

Kötülüğü Yazmak

Yazmak çok asık suratlı bir iştir. Bunu ispatlayamam. Çünkü yazarken aynaya bakabilen kişi sayısı çok azdır ya da hiç yoktur. Kendi mimiklerimize dikkat ettik...

Deliliğe Merhaba De!

Aracını park edip bir sigara yaktı. Gençlik yıllarında gezindiği Silifke' deki taş köprüyü anımsadı. 'Ne de güzel günlerdi!' diye iç geçirdi Bilge. Bilge ve...

Kim İnanır…

kim inanır annesi ve sevgilisi tarafından istismar edildiğine ve şiddet görerek ayrıldığına henüz otuz sekiz günlükken dünyadan onun da bir çoçukluğu olacaktı kahkahaları ya da sokakta ve ya okulda tanışıp oyun...

Davet

Hazır değilsin, tutkuya Onu basite indirgeyen Bir ortamın şaşkınısın. Arzu ile Kamber Tahir ile Zühre...Bile... Bunlar olağan kalır Korkarsın. Bu, evrendeki en büyük patlamanın Gücüne eşit değilse/ Ne? (belki ben de korkarım) Böyle bir...

Değer Yaşamak

Yaşayıp giden bir insanın sorusu değil, "Nasıl yaşamalıyım?" Yaşayıp giden, hayatındaki soruları silmiş, arada bir aklına takılan her sorunun yanıtını buluveren, yaşamının içine gömülüp,...

Beyti Dost Celse: 3

Doğru, doğru olunuz..! Suçlarınızı örttünüz, kararları yanılttınız. Akrep gibi kendinizi zehirlediniz. Akrebin yaptığında bir hayır var. O, neslinin devamı için yapar. Siz ise, her şeyi...

Hasret

Sevgi, yüreğimde esrarlı deniz Kirpiklerim dalgalarla ıslanır Gemiler yol alır içimde sessiz Gemiciler beni gözümden tanır Aydınlık inerken hayat dağından Süzülür toprağa suların nabzı Mavi bulutların aralığından Ömrümü kuşatır bir alınyazı Önümde...

Hint Felsefesi: Samkhya

Birbirlerinden kilometrelerce uzakta yaşayan doğu ve batı insanı, tıpkı mesafelerde olduğu gibi kültürel açılardan da birbirlerinden uzak kalmışlardır. Genelde batının ana ilkesi “bireycilik, ben”;...

Germania

Germenlerin evlilik bağları nedeniyle başka kabilelerle karışmadıklarını, ayrı, bozulmamış bir halk olarak kaldıklarını söyleyenlerin düşüncelerine katılıyorum. Bu nedenle sayılarının çokluğuna karşın Germenler her yerde...

Tanrının 99 İsmi

Öncelikle tanrı kavramından bahsedebilmemiz için tanrıyı tanımlamamız gerekir. Öyleyse tanrıyı nasıl tanımlarız? Her şeye gücü yeten, her şeyi yaratmış, bütün insani sıfatlardan münezzeh ve...

Felsefe, Şaşırma, Merak Etme ve Hayranlık Duyma Halidir

Çocukların da, yetişkinlerin de baştacı ettiği “Çıtır Çıtır Felsefe” dizisinin Türkçe’ye çevrilen 25. kitabı onuruna 7. Eğitimde Edebiyat Semineri’nde eğitimcilerle buluşan Brigitte Labbé, çocuklar...

Küçük Kız

Bir küçük kız vardı diye başlar bazı masallar. Benim ki de ona benzer bir öykü, ama biraz daha farklı ve acı yüklü bir hikâye....

Modern Kozmogoni

Kadim dönemde filozoflar tanrı, evren ve insan konularını birlikte ele almışlar, doğayı bütünsel bir bakışla yorumlamaya çalışmışlardı. Tanrı, evren ve insan konularını birlikte ele...